“Sonra kulağına eğildim ve dedim ki: ‘Bir varmış bir yokmuş Apo!’…”

Evet, bu sözler 1999 yılında Kenya’da yakalandıktan sonra Türkiye’ye getirilen Öcalan’ı sorgulayan emekli Albay Hasan Atilla Uğur’a ait.

Uğur şunları da dile getirmişti:

“1961 yılında kullanılmış bir hücre vardı, oraya koyduk. Birinci gün böyle karşılıklı oturduk. Biz bir şey soruyoruz, o cevap veriyor. Biz akşam üzeri arkadaşımla dışarı çıktık, burada ters giden bir şey var. Sonra hücreye döndüm. ‘Sen dedim buradaki lavaboyu tuvaleti kullanmıyor musun?’ 'Pis kokuyor burası' dedim. 'Burayı temiz kullan' dedim. Bir anda suratı değişti. 'Ya olur mu dedi, sifonu çektim' dedi. Ertesi günden itibaren Öcalan 'Ben devletin eriyim, devletin hizmetindeyim' diyen bir profile dönüştü.”

PKK için yolun sonu göründü. PKK resmen ve fiilen kendini feshetti. Yani PKK için artık bir varmış bir yokmuş…

Bu Aziz topraklar Aziz İslam’la savaşan hiçbir yapıyı barındırmaz. Eninde sonunda bağrından söküp atar, ha öyle ha böyle…

Darısı PKK’nın ruh ikizi putperestlerin de başına…

PKK 1978’de kuruldu ve 2025 son buldu.

Türkiye, Irak, İran ve Suriye’de ciddi bir yapılanma yoluna gitti. Bu süreçte İngiltere, ABD, Fransa ve Almanya başta olmak üzere bir çok Batılı devletin desteğini de arkasına alarak terör faaliyetleri yürüttü. Kendisine çalışmadığı istihbarat neredeyse kalmadı.

Peki 47 yıl boyunca ardında ne bıraktı, ne değişimler yaşadı?

İlk olarak katı komünist bir örgüt ve Bağımsız Kürdistan için ortaya çıktığını söylediyse de sonraki yıllarda ne komünizm kaldı ne de Bağımsız Kürdistan fikri…

Süreç içerisinde Öcalan sıkça Sosyal Demokrasi kavramını kullanmaya başladı. Ama diğer taraftan Sosyalizmden de tamamen vaz geçmemişti. Tam bir kafa karışıklığı. Halbuki Sosyolojik tezlere göre Sosyalizm ile Sosyal Demokrasi çatışma halinde olan iki ideolojidir.

Bizzat Öcalan ve örgüt üst düzey yöneticileri defaten Bağımsız Kürdistan fikrini tarihin çöplüğüne attıklarını dile getirdiler.

Nitekim Eylül 2017’de Irak Kürdistanı’nda yapılan ve yüzde 92’bin üzerinde EVET oyu alan Bağımsızlık referandumuna ilk karşı çıkan PKK/Kandil olmuştu.

En son geldikleri aşamada Öcalan fesih metninde Demokratik Türkiye Cumhuriyeti fikrine sahip olduğunu açıkladı. Bu minvalde örgütün artık kendini fesh etmesi gerektiğini söyledi.

Kuruluşundan yok oluşuna kadar bin bir kere fikir değiştirip ne idüğü belirsiz bir felsefe anlayışı ortaya çıkınca örgütün artık fesih dışında bir şansı da kalmamıştı.

Ayrıca ilk yıllarında örgüt, özellikle kırsal yerleşim yerlerinde taraftar toplamak için Şeyh Said Efendi Hazretlerinin ismini sıkça kullandı.

Ancak daha sonraki süreçte bizzat Öcalan Şeyh Said Efendi Hazretleri için şu ifadeleri kullanarak gerçek yüzlerini ortaya koydu:

Şeyh Said, Kürt ulusal kurtuluşçusu değildi, din ağırlıklı feodal otonomiciydi. (…)İsyanlar ilerici ve bilimsel olmadığı için yeniliyor. Felsefi olarak da öyledir. Eğer bir yerde bir şey yenilmişse, geriyi temsil ettiği içindir. Mustafa Kemal o koşullarda ileri olanı temsil ediyordu. Kürtler gericiydi demiyorum, başındakiler gericiydi. Kürtleri yüzyıl geriye çektiler. Bugün hala bunun acısını çekiyoruz. Bundan kim sorumlu? Bunlar sorumludur. (22-09-2004 Tarihli Görüşme Notları /ANF)

Öcalan Şeyh Said Efendi Hazretleri için şu ifedeleri de kullanmıştı:

“Mustafa Kemal, İngiliz oyunlarını kısmen de olsa çözmüştü. İngilizler kendi politikaları için Türkiye’de Kürtleri devletin önüne attılar. Bunlar hep böyle yaptılar. Şeyh Said’i kullandılar. Şeyh Said’i kullanarak Musul ve Kerkük’ü aldılar, bu şekilde Mustafa Kemal’e de Kürtlere yönelme yolunu açtılar. İngiltere bu şekilde Şeyh Said üzerinden politika geliştirdi. Benim üzerimden de politika geliştirmeye çalıştılar ama ben kendimi kullandırtmadım (26 Ağustos 2009 tarihli Görüşme Notları /ANF)

Peki ardında nasıl bir enkaz bırakarak yok oldu PKK?

Yine bizzat Öcalan’ın ifadesiyle 15 bin iç infaz yöntemiyle kendi elemanlarını kıyımdan geçirme…

Doğu ve Güneydoğu illerinde çocuk, yaşlı, genç, kadın, erkek demeden 50 bin masum insanı ya bizzat hain ilan edip öldürme ya da ölümüne sebep olma…

47 yıl boyunca anaların dinmeyen gözyaşları…

Gencecik evlatlarının acısıyla ölen analar-babalar…

Kan, gözyaşı, acı, ızdırap…

Ülke ekonomisine 2 trilyon dolar zarar…

Susa katliamı…

Başbağlar katliamı…

Mayın Şehitleri katliamı…

Ve daha niceleri…

PKK kendini devlet karşısında fesh etti ama bu cürümleri asla unutulmayacak, asırlar boyu lanetlenecek ve tarih çöplüğünde hakkettiği yere yazılacaktır.

Ayrıca bir gün bu cürümlerinin hesabını hem dünyada hem de ahirette verecektir…

Bir daha ki yazımızda görüşmek üzere…