Modern tıpa karşı alternatif tıbbın en revaçta olduğu tedavi yöntemlerinden biri de sülük ile kirli kanı aldırmak.

Özellikle Diyarbakır yöresinde bu tedavi yöntemi çok yaygın olarak uygulanmaktadır.

Sülük tedavisinin geçmişe ait tarihi çok eskilere dayansa da Sülüklü Han bu konuda tam kompleks tedavi imkanı sunan bir yapı olarak inşa edilmiş.

Diyarbakır’ın en meşhur hanlarından biri Sülüklü Han’ın ilginç bir hikayesi var.

Sülüklü Han, 1683'te Hanilioğlu Mahmut Çelebi ve onun kız kardeşi Atike Hatun tarafından inşa edilmiş.

Sülüklü Han, adını avludaki kuyunun içinden hastaları tedavi etmek için çıkarılan sülüklerden almıştır.

Revaklı avlulu ve iki katlı olarak inşa edilen hanın dinlenme odalarını barındıran üst katı ne yazık ki bugün mevcut değil.

İlk yapıldığında, 3 katlı ve her katında 18 adet odanın bulunduğu bir yapı olan hanın zemin katı, ahır olarak kullanılmaktaydı.

Gel zaman git zaman, günümüzde han tek katlı kalmıştır. Han’ın kalan tek katı da kafeterya olarak kullanılmaktadır.

Yerli ve yabancı turistlerin ziyaret ettiği han, şehrin gürültüsünden uzakta durmak isteyenlere büyük bir keyif veriyor.

Han’ın diğer bir özelliği, kahve kültürü olanlara dostlarla kahve yudumlama fırsatı sunuyor.

Hanlar ve kervansaraylar, kendi dönemlerinin kültürel değerlerini bize yansıtıyor. Şehirlerin tarihteki önemini o şehirde bir kervansaray ya da han olup olmadığına bakarak daha rahat anlayabiliriz.

Han varsa, ekonomik canlılık vardır, ekonomi kültürü ve sosyal hayatı beslediğine göre, karşımızda tarihin her döneminde uğrak yeri olmuş, dinamik, hareketli bir şehir durmaktadır.

Bu şehir kadim memleketim Diyarbakır’dan başka bir şehir olamaz.