Toplumsal sorunların hiçbirini yalnızca tek bir alana indirerek çözmek mümkün değildir. Uyuşturucu meselesi de böyle. Sadece tedavi eksenli çözümlerle ilerlemek yetmez; bu sorun kültürel, ahlaki, ekonomik ve politik boyutlarıyla ele alınması gereken geniş çaplı bir toplumsal yaradır. Ailelerden eğitim kurumlarına, medyadan yerel yönetimlere, güvenlik birimlerinden sivil toplum örgütlerine kadar herkesin bu mücadelede sorumluluğu vardır.

Bugün bireysel ve toplumsal şiddetin arttığı, uyuşturucu madde ve kumarın gençleri kuşattığı, aileleri yıkıma ve umutsuzluğa sürüklediği bir dönemden geçiyoruz. Bir yanda çaresizlikle kıvranan aileler, diğer yanda bağımlılık girdabında aklını kaybedecek noktaya gelen gençler… Bu tablo hepimiz adına utanç vericidir. Zira bu acı manzara bir anda oluşmadı; yıllar boyunca ihmal edilen toplumsal sorunların doğal sonucudur.

Daha düne kadar gençleri her türlü ahlaksızlıkla tanıştıran, uyuşturucunun eşiğine iten, belediyelerin imkânlarını kullanarak gençleri gayri ahlaki etkinliklere yönlendiren anlayışın bugün “uyuşturucuyla mücadele ediyoruz” demesi hafızalarımızla alay etmekten başka bir şey değildir. Çünkü bu halkı bu hale getirenler, bugün sorumluluğu başkalarına yüklemeye çalışıyor. Tahrip etmek kolaydır ama imar etmek, tamir etmek, toparlamak zordur. Asıl mesele de budur: Bozduğunuz düzeni nasıl onaracaksınız?

Aileler perişan, anneler babalar gözyaşları içinde çocuklarını yeniden hayata döndürmenin yollarını arıyor. Gençler ise uyuşturucunun etkisiyle düşünemez, üretken olamaz hale geldi. Oysa her genç bu toplumun en kıymetli parçasıdır; her birinin geleceği, ülkemizin geleceğidir. Bir nesli kaybetmek kolay, fakat geri kazanmak kimi zaman imkânsızdır.

Uyuşturucuya karşı en güçlü savunma bilinçli aile, koruyucu toplum ve kararlı devlet politikalarıdır. Devletin güvenlik tedbirleri elbette önemlidir ancak mesele yalnızca güvenlik meselesi değildir. Uyuşturucu ile mücadele eğitim kurumlarını, aile yapısını, sosyal politikaları, medya denetimini ve toplumun tüm katmanlarını içine alan geniş bir mücadele alanıdır. Bütün kurumlar eş zamanlı ve samimi şekilde hareket etmedikçe bu sorun kökünden çözülemez.

Aileler bu konuda birer eğitim ve farkındalık merkezine dönüştürülmelidir. Anne babaların bilgilendirilmesi, desteklenmesi ve güçlendirilmesi bağımlılığa karşı en sağlam kalkandır. Çünkü çocuğunu en iyi tanıyan, davranış değişikliklerini ilk fark eden, doğru yönlendirme yapabilecek olan kişi anne babadır. Aile bilinçliyse genç de güçlüdür.

Bununla birlikte medyanın ve sosyal medyanın rolü göz ardı edilemez. Uyuşturucu kullanımını normalleştiren her içerik, gençleri kazanmak yerine kaybetmemize neden olur. Bugün sosyal medyada uyuşturucuyu öven, özendiren, eğlence malzemesi haline getiren içerikler sadece zararlı değil, doğrudan tehlikelidir. Denetim artırılmalı, gençlerimizi bu içeriklerin yıkıcı etkisinden koruyacak daha güçlü bir koruma kalkanı oluşturulmalıdır. Zira gençleri zehirleyen her yayın, geleceğimizden çalmaktadır.

Bu noktada, çeşitli kurumların ve sivil toplum örgütlerinin katkısı da büyük önem taşımaktadır. Örneğin HÜDA PAR’ın pazar günü Diyarbakır’da düzenleyeceği uyuşturucuyla mücadele programı bu açıdan son derece değerlidir. Temennimiz, yalnızca bir siyasi partinin değil, bütün kurumların aynı kararlılıkla hareket etmesi, gençleri korumaya yönelik gerçek adımlar atmasıdır. Her kurum üzerine düşeni yaptığında, bu mücadele hem güçlenecek hem de insan kayıpları azalacaktır.

Ayrıca risk altındaki çocuklar ve gençler için sosyal destek mekanizmaları güçlendirilmelidir. Toplumun her bir bireyinin bu mücadelede rol üstlenmesi kaçınılmazdır.

Sessiz kalmak kaybetmektir. Bugün ses çıkarmazsak, yarın çok geç olacaktır. Gençlerimizi korumak için güçlü durmalı, aileleri bilinçlendirmeli, toplumsal farkındalığı yükseltmeli ve kararlı politikalar geliştirmeliyiz. Çünkü gelecek ancak temiz, bilinçli, güçlü bir nesille mümkündür.

Uyuşturucuya karşı mücadele hepimizin görevidir. Çocuklarımızı korumak için birlikte hareket etmeliyiz. Her gencimiz değerlidir; onları kaybetmeye tahammülümüz yoktur.