Son elli yıldır en az 100 binden fazla Kürt evladı dağlarda öldürüldü. Kurşunların önüne hedef tahtası gibi kullanıldı. Katledilen Kürt evlatları, önce bağımsız Kürdistan devleti için hayatlarını feda ettiklerini dillendirdiler.

Ama gelin görün günün sonunda, “Bağımsız Kürdistan” için değil, komünizm ve sosyalizm için çalıştıklarını itiraf ettiler.

İtiraf eden isim Abdullah Öcalan.

Abdullah Öcalan’ın son açıklamalarında komünist ve sosyalist paradigmanın çöktüğünü, kabul görmediğini ve bunun için de silahlara gerek kalmadığını dile getirdi.

Akabinde fesih kararı aldığını belirterek, silahlı mücadeleye son verdiklerini kamuoyuna duyurdular.

Kürt evlatlarını “Bağımsız Kürdistan” için değil, komünizm ve sosyalizm için ölüme gönderdiklerinin itirafı, evlatlarını yitiren, cezaevlerinde çile çeken bedeller ödeyen aileler başta olmak üzere bu işe gönül vermiş Kürtlerde şok etkisi oluşturdu

Abdullah Öcalan, komünizm ve sosyalizmin çöktüğünü her ne kadar şuan dile getirmiş ise de aslında genel kabul gören komünizm ve sosyalizmin 40 yıl önce çökmüş olmasıdır.

Sovyet Rusya’da komünizmin çökmesi ve Çin başta olmak üzere birçok balkan ülkesinin komünizmden vaz geçmesi en az 40 yıl öncesine dayanmaktadır.

Komünizm ve sosyalizm daha yeni çökmedi… Öcalan başta olmak üzere PKK’nın tüm yetkilileri 40 yıl önce komünizmin çöktüğünü bildikleri halde, çökmüş bir ideoloji için bunca kan ve göz yaşı, talan, infazlar, çukur olayları ve daha binlerce mağduriyetler yaşatıldı. Hem de çürümüş bir ideoloji için bunu yaptılar.

Öcalan, 40 yıl önce çökmüş bir sistemin çöktüğünü bildiği halde tam 40 yıl susması, daha sonra bunu itiraf etmesi ayrıca düşündürücü bir durum. Bile bile çökmüş bir ideoloji için Kürt evlatlarının dağlarda öldürülmesine sebep olmak Kürtlere yapılmış en büyük ihanet ve kötülüktür.

Kendileri gibi düşünmeyen Kürtlere attıkları iftira, karalama, ötekileştirme ve hainliklerini de konuşmak lazım.

On yıllarca kendileri gibi düşünmeyen Kürtlere büyük mağduriyetler yaşattılar. Komünizm ve sosyalizm karşıtı olan Kürtlere her türlü katliamı yaptılar. Katliam sonrasında ajan, işbirlikçi, provokatör, kontragerilla, hain gibi aşağılık seviyede tutacak iftiraları atarak kendi katliamlarını perdelemiş oldular.

Diğer bir konu, bir zamanlar devletin veyahut derin devletin geçmişte yapmış olduğu, hak ihlallerinin, cinayetlerinin, katliamlarının ve hatalarının eleştirisini rahatlıkla yapabiliyoruz. Devletin veyahut derin devletin bir zamanlar bölgemizi ateş çemberine düşürdüğü hataların bir benzerini yapan PKK’nın da öz eleştirisi yapılmalı.

PKK, yaklaşık elli yıllık süreç içerisinde kendisi gibi düşünmeyen on binlerce Kürt’ü katletti. Kürtler, komünizm ve sosyalizmi kabul etmediği için PKK tarafından katledilmiştir. PKK, komünizm ve sosyalizm için büyük cürümler, cinayetler ve katliamlar işlemiştir. Kürtleri katlederek, kanlı bir tarih bırakmıştır.

Bir zamanlar devletin köyleri yaktığı gibi, PKK’nın da kendi safında yer almayan Kürt köylerini yaktığını, sivil katliamlar yaptığını, on binlerce kendisi gibi düşünmeyen Kürtleri infaz ettiğini ve kanına girdiğini görmek lazım.

Silahların bırakılması, huzur, güven, istikrar, kardeşliğin tesisi ve bölge insanın rahat nefes alması elbette desteklenmelidir.

Devletin geçmişte masum olmaması kadar, PKK’nın da masum olmadığını biliyoruz. Komünist, sosyalist, laik bir düşüncede olan PKK, 28 Şubat zihniyeti gibi İslami değerlere olan düşmanlığı malumumuz. Özellikle PKK’nın ‘Cami Katliamları’ başta olmak üzere birçok katliamı tarihi kayıtlarda geçiyor. Susa Cami, Başbağlar Cami katliamları sadece basına yansıyan yüzü. İslami düşünceye sahip veyahut komünist düşünceye sahip olmayan on binlerce Kürt’ü katletmiş bir yapıdan bahsediyoruz.

Bu yapı, kendi iç infazlarında da ses getirecek türden katliamlar yapmıştır. Sadece iç infazlardan en az 30 bin Kürt evladının katledildiğinden bahsediliyor.

Kürt katliamcısı CHP’nin inkar ve asimilasyon politikalarında ve şovenist tutumundan Kürtler çok çekti. Yıllarca devletin yanlış politikalarından dolayı Kürtler çok çekti. Yıllarca PKK’nın zulmünden PKK gibi düşünmeyen Kürtler çok çekti.

Kürtler bir yandan CHP’den bir yandan devletin geçmişte yapmış olduğu yanlış politikalarından ve PKK’nın infazlarından büyük mağduriyetler yaşadı.

Çile çekmiş coğrafyamızın insanının gözyaşlarının dinmesi adına silahların bırakılması elbette önemsenmeli. Artık anneler ağlamasın, kan akmasın, insanlar ölmesin, öldürülmesin ve öldürmesin.

PKK’nın silah bırakması ve sembolik olarak silahlarını yakması olumlu bir gelişme, ancak kamuoyunun tatmin olması gerekiyor.

Öncellikle silahlar bırakıldıysa PKK’nın elinde bulunan tüm silahların teslimatı yapılacak mı? Bu konuda tutulacak bir tutanak var mı? Silahların saklandığı depolar, sığınaklar, mağaraların yeri, konumu ve teslimatı yapıldı mı? Yıllardır karargah olarak kullanılan bölgeler, sığınaklar, mağaralar ve yapılar boşaltılarak teslim edildi mi?

Yıllardır komünizm ve sosyalizm için dağlarda olan insanların akıbeti ne olacak. Diyarbakır’da evlat nöbeti tutan anneler evlatlarına kavuşacak mı?

Bölgemizde silahların susması, kan ve gözyaşının akmaması büyük bir gelişme olacak.

Mutlaka geçmiş geçmişte kaldı. Diyebiliriz. Haklısınız da…

Ama geçmişte yapılan hataları görerek ders ve ibret almak lazım. Devletin bir zamanlar yanlış politikalarına yönelik nasıl öz eleştiri yapabiliyorsak, PKK’nın da yanlışlarına yönelik öz eleştiri yapma iradesine sahip olmak lazım.