PKK’nın kuruluşundan bu yana üretmiş olduğu terör sorununu sona erdirmek, bugünlerde konuşulan gündem başlıklarından biri.
Kürt meselesi ile terör sorununu birbirine karıştırmamak lazım. Kürt meselesi ayrı bir şey, terör sorunu ayrı bir şey.
Kürt meselesinin çözümü için HÜDA PAR’ın önümüzdeki günlerde yapmayı planladığı çalıştay önemsenmeli.
Kürt meselesini üreten bizatihi CHP’nin kendisi…
CHP’nin inkar ve asimilasyon politikaları Kürt meselesinin meydana gelmesine neden oldu.
Dersim ve Zilan katliamları, Kürt kimliğinin inkarı, ötekileştirme ve öteleme CHP’nin kirli geçmişinden kaynaklı politikaları Kürt meselesini doğurdu.
Kürt olmanın suç sayıldığı, Kürtçenin bir zamanlar sokaklarda konuşulmasının yasak olduğu günleri yaşadık. Kürtlere bunu yaşatan CHP’nin bizatihi kendisi.
Irkçılık akımlarının revaçta olduğu, okullarda Türkçülüğü ön plana çıkararak, Kürtler başta olmak üzere diğer ırklara mensup vatandaşları tahrik eden yine CHP olduğunu görüyoruz.
CHP’nin bizatihi ürettiği Kürt meselesi terör sorununu da doğurdu.
Kürt meselesini üretenler, bunu Kürt-Türk çatışmasına dönüştürerek yüz yıldır kullanıyorlar. Yeri gelince de ittifak kurmaktan da geri durmuyorlar. 2023 seçimlerinde PKK’nın sözde yetkililerinin Kandilden çağrılar yapıp, CHP’ye oy verin çığırtkanlığı büyük ve kirli bir oyunun bölgemizde sergilendiğini görüyoruz.
Olan Kürt ve Türk evlatlarına oluyor. Olan kardeşliğe oluyor. Kimler Kürt meselesini ürettiyse aynı şekilde terör sorununu da üretmişlerdir.
Karanlık odakların 70’li yıllarda bu meseleyi kaşıyıp terörize etmeye çalıştıklarını görüyoruz.
Abdullah Öcalan’ın Doğu Perinçek başta olmak üzere birçok derin yapılarla dostluğu çok eskilere dayanıyor. 31 Mart 1972 tarihinde, Doğu Perinçek liderliğindeki Türkiye İhtilalci Komünist Partisi tarafından yayınlanan Şafak Bildirisi'ni Ankara’da öğrenci iken dağıtan İsim Abdullah Öcalan.
Bekaa vadisini ziyaret eden Perinçek’e Abdullah Öcalan’ın gül uzatması eski dostluğun ve dava arkadaşlığının bir iltifatıydı.
PKK’nın başında olan bu zat, derin devletin talimatıyla, 70’li yıllarda bölgede olan birçok komünist ve sosyalist Kürt örgütlerini ajan, provokatör, işbirlikçi iftiralarıyla saldırdı. Diğer Kürt örgütlerinin mensupları, PKK’nin üretmiş olduğu iftiralar neticesinde itibarsızlaştırılıp, faili meçhul cinayetlere kurban edildi.
12 Eylül 1980 darbesinden önce, yine derin yapıların Abdullah Öcalan’a verdiği talimat doğrultusunda Suriye’ye geçti. Kürtlere bir kimlik dahi vermeyen, Kürtlerin varlığını inkar eden Baas rejimi Abdullah Öcalan’ı baş tacı yaptı.
Afrin’de, Kobani’de, Kamışlı’da ve Suriye’nin birçok bölgesinde Kürtler insan bile sayılmazken, sözde Kürtlerin hakkını savunan Abdullah Öcalan ve PKK mensuplarına alan açılması işin uluslararası ajan faaliyetlerinin bir projesi olduğunu göstermektedir. Ayrıca bölgemizde terörü üretme boyutuna da işaret etmektedir.
PKK’nın ajan, provokatör, hain, işbirlikçi diye saldırdığı birçok komünist ve sosyalist Kürt örgütü 12 Eylül darbesi ile birlikte tasfiye oldu. Darbeden sonra diğer Kürt örgütlerinin yok edilmesi ile birlikte Suriye’de bulunan Abdullah Öcalan ve PKK’ya bölgemizde terör estirmeleri için alan açıldı.
Darbeden sonra, Kürtlerin yoğun yaşadığı doğu illerinde PKK tarafından birçok saldırı olayı gerçekleştirildi. PKK bir yandan Kürt köylerini ateşe verip Kürtlerin kanını akıtarak korku atmosferi veriyor, diğer yandan karakollara saldırıp devletin Kürtlere zulüm yapmasına yönelik ortam oluşturuyordu.
Korumasız sivilleri katleden ve asker katleden PKK, vermiş olduğu korku atmosferinden dolayı kutuplaştırıcı bir ortam oluşturuyordu.
Devlette bunun neticesinde köylere baskın yapıp, köylülere kötü muamelede bulunuyordu. Şehirlerin de köylerden kalır yanı yoktu.
İki ateş arasında iki zulmün ortasında kalan Kürtler, görmüş olduğu zulümlerin neticesinde PKK’nın ve dönemin devlet içindeki karanlık odaklarının üretmiş olduğu teröre kurban ediliyordu.
Bunu Abdullah Öcalan veyahut PKK yalnız başına yapmıyordu. Arkasında duran derin ve karanlık güçlerin talimatıyla yapıyordu. Bu derin güçler bir dönem Sovyet Sosyalistler Cumhuriyetler Birliği ve Türkiye’deki Rus ajanları tarafından organize edildi.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin yıkılmasından sonra terörün organize kısmı Avrupa, Amerika ve İsrail’e kaldı. Terbiyem el vermiyor, ancak şunu söyleyebilirim, siyaset fahişeliği yapan PKK’nın ve Abdullah Öcalan’ın yatmadığı ülke ve dirin yapı kalmadı.
İç politikaya bakıyoruz… şaşıracak bir şey yok. CHP’nin yanında kim yer alıyor, PKK ve DEM parti…
Kürtlerin varlığını inkar eden CHP’nin yanında yer alan PKK ve DEM partinin bu meseleyi terörize etmesi diye bir sorunumuz var.
Bu sorunun çözümü için HÜDA PAR başta olmak üzere, şiddet sarmalından uzak, Kürtlerin İslami ve insani olan haklarının iadesi yapılmalı
Geçmişte tekrarlanan hatalara bir daha düşülmemeli… Türkiye’de yaşayan 30 milyon Kürt’ün devletin asli kurucusu olduğu kabul edilmeli… Ana dilde eğitim başta olmak üzere, ekonomik ve kültürel kalkınmaya yönelik önemli adımlar atılmalı.
Yeni Türkiye yüzyılında terörün üretilmediği bir yüz yıl olması temennisiyle.