Son zamanlarda gençlerden sıkça duyduğum bir cümle var: "Abi internette oyun oynuyorum, biraz da para geliyor." İlk bakışta masum görünen bu sözün arkasında ne yazık ki çok daha büyük bir tehlike yatıyor. Gençlerimizin bir kısmı, "oyun" diye tanıtılan ama aslında dijital kumarın en yeni şekli olan bahis sitelerinin içine doğru çekiliyor.
Bu sadece maddi bir kayıp meselesi değil; gençlerin hırsını, umudunu ve inancını zedeleyen ciddi bir bağımlılık hâline gelmiş durumda. Geçenlerde uzun süredir dışarıda olan bir gençle telefonla konuşuyorduk. Memlekete gelince aradı ve çay ocağında oturup hasbihal ettik. Muhabbet sırasında gençlerden biri arkadaşlarının durumundan bahsetti: "Arkadaşlarımın bir haftada 15 bin TL kaybettiklerini gördüm. Hepsi ekranın başında saatler geçiriyor, enerjilerini ve zamanlarını tamamen kaybetmiş durumdalar. Eskisi gibi sosyalleşemiyor, sürekli gergin ve kaygılılar."
Bu sözler, sorunun ne kadar yakın ve gerçek olduğunu gözler önüne seriyor. Artık sadece bireysel bir risk değil; arkadaş çevresinde de yayılan bir tehlike söz konusu. Bazen akşam saat 02.00'yi gösterdiğinde bir genç, kulaklık takmış, odasının ışığını kapatmış, telefon ekranında tıklamaya devam ediyor. Kazanma hırsı öyle bir noktaya gelmiş ki zamanın nasıl geçtiğini fark etmiyor, nefes almak bile unutuluyor.
İşte bu sahnede, "Neden diğer gençler düşüyor?" sorusunun cevabı yatıyor: Merak, heyecan, kolay para hırsı ve arkadaş çevresindeki etkiler birleşince kontrol kayboluyor.
Memleketimin insanı sabırla, alın teriyle, helal kazançla büyür. Evine helal lokma götürmeyi namus bilen bir geleneğin çocuklarıyız. Sabah erkenden kalkıp işine giden babaların, hayatı boyunca haramdan sakınan annelerin elinde yetişen gençleriz. Böyle bir kültürün ortasında, modern çağın yeni bir fitnesi sessizce çoğalıyor: Kolay yoldan para kazanma hayali.
Bu sitelerin çalışma biçimine biraz bakıldığında karşınıza büyük bir düzen çıkıyor: Renkli grafikler, hızlı efektler, sözde turnuvalar… Hepsi gençlerin dikkatini dağıtmak ve "Bir şans daha" dedirtmek üzerine kurulu. Kaybettikçe "Bu sefer kazanacağım" düşüncesi insanı vesvese gibi sarıyor. Genç fark etmeden hem parasını hem zamanını hem de huzurunu kaybediyor. Daha kötüsü, kaybını geri almak için daha büyük risklere giriyor; bu da borcu, baskıyı ve gizlemeye çalıştıkça büyüyen sıkıntıyı beraberinde getiriyor.
Son veriler durumun ne kadar ciddi olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye'nin 2025 Yeşilay raporuna göre kumara başlama yaşı belirgin şekilde düşmüş; en yoğun risk 15-24 yaş arasında. Ayrıca, bugün ülkedeki boşanmaların yüzde 2'sinin kumar kaynaklı sorunlar nedeniyle gerçekleştiği ifade ediliyor. Yani sorun sadece internette birkaç oyun oynamak değil; aile yapısını dahi sarsan, toplumsal dengeleri bozan bir krizle karşı karşıyayız.
İşin manevi boyutu ise daha ağır. Biz, helal kazancı temel değer olarak gören bir toplumuz. Haramın bereketsizlik getirdiğini büyüklerimizden öğrenerek büyüdük. Kumarın her türlüsünün haram olduğu bilinir; fakat internetten sunulan bu yeni biçim gençlere sanki farklı bir şeymiş gibi gösteriliyor. Oysa ekran değişmiş, isim değişmiş; hüküm aynı: Kolay para hırsı, insana zarar verir. Haram kazanç huzuru kaçırır. Gecenin karanlığında dert, gündüzünde stres olur.
Birçok aile bu sıkıntıyı en son fark ediyor. Genç borç isteyince veya içine kapanınca şüpheleniyor; genç ise utancından anlatmaya çekiniyor. Oysa suç gençte değil; çünkü karşısındaki tuzak profesyonelce hazırlanmış, hedef tam olarak onlar. Aile öfke ile değil, anlayışla yaklaştığında çözüm çok daha hızlı bulunuyor. Gençlerimiz önce güvene, sonra desteğe ihtiyaç duyuyor.
Burada mesele sadece ailelerin değil, hepimizin meselesidir. Bir gencin yanlış yola kaydığını fark ettiğimizde "Beni ilgilendirmez" demek doğru olmaz. Bir söz, bir uyarı, bir nasihat bazen büyük bir felaketi engeller.
Gençlik öyle bir dönemdir ki bir anlık heves, yıllarca sürecek bir pişmanlığa sebep olabilir. Bugün gençler enerjisini dolduracak, hedef koyacağı bir alan arıyor. Eğer biz doğru yollar açmazsak, yanlış yollar onların ayağına zaten geliyor. Bir genç üç ayını verip tasarım öğrenebilir, yazılım öğrenebilir, kendi işini kurabilir, helal şekilde kazanç elde edebilir. Yani bahis sitelerinin sunduğu sahte heyecandan çok daha değerli ve gerçek yollar var.
Sonuç olarak mesele sadece dijital kumar değil; bir toplum sorumluluğudur. Gençlerimizin eline helal kapılar açamazsak, haram kapılar zaten açık durur. Memleketimiz, misafirperverliğiyle, temiz kalbiyle, samimi insanıyla bilinen bir şehir. Böyle bir şehirde gençlerimizin dijital tuzaklara düşmesine göz yumamayız.
Unutmamak gerekir ki helal daire geniştir; harama girmeye hiç gerek yoktur. Önemli olan paranın kolay gelmesi değil, bereketli gelmesidir. Bereket ise çalışmanın, sabrın, azmin ve helal yolda yürümektir. Gençlerimizin bunu bilmesi ve hissetmesi için hepimizin görevi var. Bir gencin elini tutmak, onunla konuşmak, onu anlamak belki de bu şehrin geleceğini kurtaracak küçük ama etkili bir adım olacaktır.