Günümüzde toplumumuzun en büyük eksikliklerinden biri, kitap okuma alışkanlığının zayıf olması ve sosyal hayatın dar bir çevreyle sınırlı kalmasıdır.

Elbette herkesin hayatında uzun yıllardır görüştüğü dostları vardır. Ancak 25-30 yıldır aynı kişilerle sınırlı kalmak, çoğu zaman “malumun ilanı”ndan öteye geçmez.

Oysa toplumda çok farklı doğrular, çok farklı güzel bakış açıları ve ilham verici insanlar vardır. Bu çeşitliliği keşfetmek, onlardan faydalanmak ve sosyal yaşantımıza katmak; bizleri daha doğru düşünen, daha dengeli, daha vasat ve daha üretken bireyler hâline getirebilir.

Elbette uzun dostluklar kıymetlidir. Arkadaşlıklarımızın güven ve samimiyet içinde devam etmesi çok değerlidir. Fakat çok hızlı değişen bir dünyada yaşıyoruz. Düşünceler, pratikler ve toplumsal dinamikler de hızla dönüşüyor. Bu değişimden haberdar olmak, farklı bakış açılarını dinlemek ve yaşam standartlarımızı buna göre güncellemek daha sağlıklı bir yaklaşımdır.

Bilmeyen yok! ilk emir “Oku!” idi.

Ancak ne yazık ki toplum olarak bu emri geri plana attık. Sonuç olarak ortaya “kopyala-yapıştır” bir anlayış çıktı. ‘Oysa okuma sadece kitap okumakla sınırlı değildir. Toplumu okumak, toplumun sosyolojisini analiz etmek, farklı milletlerin yapısını görmek ve sağlam bir düşünceyle değerlendirme yapmak da bu emre dahildir.’

Bugünün dijital çağında bilgiye erişim her zamankinden daha kolay olmasına rağmen, derinlemesine düşünme ve anlamlandırma becerilerimiz zayıflıyor.

Kitap okumak, yalnızca bilgi edinmek değil; aynı zamanda sabır, odaklanma ve zihinsel disiplin kazanmaktır. Bu disiplin, insanı hem bireysel olarak geliştirir hem de içinde yaşadığı toplumu daha iyi anlamasını sağlar. Zira bir insan, yalnızca kendisini değil; yaşadığı çağın ruhunu da okuyabildiğinde gerçek anlamda bir katkı sunabilir.

Sosyal yelpazesini genişletmeyen bireyler ne yazık ki çevreleri tarafından itici bulunabiliyor. Konuştuklarında, gerçek hayattan kopuk, donuk ve uzak bir izlenim bırakabiliyorlar.

Toplumun yapısını, ihtiyaçlarını ve değerlerini bilmeyen kişiler ise topluma yön vermede ve fayda sağlamada yetersiz kalıyorlar ve üstelik çoğu zaman bunun farkında bile olmuyorlar.

Dikkat edersek; ‘toplumda hem okuyan hem de sosyal bağlarını güçlü tutan insanlar genellikle daha çok kabul görüyor. Özellikle bizim bölgemizde hâlâ sosyalleşmeye imkân sağlayan ortamlar varken bunları değerlendirmemek ciddi bir kayıptır.’

Öte yandan sosyal etkileşim, bireyin gelişimini pekiştiren aynalardan biridir. Farklı çevrelerden, farklı düşüncelerden beslenmek, insanın kendini yeniden inşa etmesine yardımcı olur.

Sosyal hayatını dar bir çevreye sıkıştıran kişi, zamanla kendi kabuğuna hapsolur ve gelişimin önüne set çeker. ‘Oysa ki gelişim hem kitapların sessiz bilgeliğinde hem de insanların canlı tecrübelerinde gizlidir.’

Diyalog içinde olmak, aslında bir çeşit “okuma”dır. İnsanlarla iletişim kurmak, farklı düşünceleri dinlemek ve bu yolla kendi bakış açımızı geliştirmek, bizlere büyük katkı sağlar. Özellikle ufkumuzu genişleten, bizi daha iyiye ve vasata yönlendiren insanlarla ilişkiler kurmak çok daha kıymetlidir.

Bu yüzden belli programlar çerçevesinde kitap okumaya, toplumun yapısını anlamaya ve sosyalleşmeye zaman ayırmalıyız. Bunlar elimizin altındaki fırsatlardır. Bu doğrultuda bir yaşam programı belirlersek hem birey olarak gelişir hem de toplumda daha fazla kabul görürüz.

Unutmayalım: “Toplumda örnek alınan, dinlenen ve saygı duyulan insanlar genellikle okuyan, düşünen ve sosyal çevresiyle etkileşimde olan bireylerdir.”

Elbette bu farkındalığın henüz oluşmadığı insanlar da vardır. Onlara doğru zamanda, doğru üslupla yaklaşmak gerekir. Çünkü haklı da olsanız, sosyal deneyimi az olan insanlar tepki gösterebilir. Özellikle bir mevki ya da konumda bulunan, ancak sosyal çevresi zayıf olan bireyler, zamanla itici hale gelir ve yalnızlaşır. Bu nedenle iletişim dilimizi, farkındalığımızı ve sosyal bağlarımızı güçlü tutmak hem bireysel hem toplumsal anlamda büyük değer taşır.

Dostların sitem etme hakkından hareketle diyorum ki;

Sadece ÜÇ (3) DAKİKA sürecek makale okumak bile bize ağır ve zor geliyor.

Ne ara bu hale geldik …?

Şimdi soruyorum!

Siz daha çok okuyan mısınız?

Siz daha çok sosyalleşen misiniz?

Yoksa…?