Gençler, kültürümüzle hiçbir alakası olmayan, sözde sanatçı ancak uyuşturucu bağımlısı ve batının finanse ettiği organizasyonların kurbanı oluyor.
Kültür yolu festivalleri adı altında gençlerimiz dipsiz ve karanlık dehlizlere sürükleniyor. Bu tür organizasyonlarda yerel yönetimlerden tutunda merkezi yönetimlere kadar, kaynaklar harama ve israfa harcanıyor.
Halka hizmet için ayrılan bütçeler gençliği ifsat eden müfsitlere peşkeş çektiriliyor. Ve en çok ifsattan etkilenen şüphesiz gençliğinin baharında olan öğrenci kesimi oluyor.
Bu tür etkinliklerle iradeleri zayıflatılmış, gelecekleri çalınmış, istikballeri karartılmış gençler, maneviyattan uzaklaşınca daha kolay suça bulaşabiliyorlar.
Basına düşen bir haberi okuyunca açıkçası şaşırmadım… Haberin konusu malumun ilamı niteliğindeydi.
Öğretmenlik bölümünü okuyan bir üniversite öğrencisi sahtekarlık ve dolandırıcılık işlerine karışmış. Bu öğrenci söz konusu iddia edilen suçlardan dolayı yakalanmazsa yarın öbür gün çocuklarımızı emanet edeceğimiz rol model biri olacaktı. Sonuçta öğretmenlik muteber ve saygın bir meslek… muteber bir bölümün öğrencisi nelere bulaşmış.
Fen Bilgisi öğretmenliği bölümünde okuyan bu öğrenci, sahte kripto yatırım sitesi kurarak 200'den fazla kişiyi 100 milyon lira dolandırdığı ve çete lideri olduğu haberde geçiyordu. Bu kapsamda 19 ilde yapılan operasyonda 39 örgüt üyesi gözaltına alınmış… bu haber, bir haberden ziyade eğitim kurumlarımızın ne hallere geldiğini gözler önüne seriyor.
Bu olay her ne kadar bireysel bir olay olarak görülse de aslında arka planda; eğitim sistemimiz, kripto paranın kontrolsüzlüğü, dolandırıcılığın sanal ortamda rahat bir şekilde yapılıyor olması, internet ve sanal sitelerin kontrolsüzlüğü ve daha birçok konuya temas ediyor. Arka planda yatan tüm meselelere değinmek, onlarca sayfayı alacak ve makalemize sığmayacaktır.
Bu meselede eğitim sistemimizin geldiği duruma değinmek istiyorum. Maalesef eğitim sistemimiz sorunlar yumağı içinde bocalıyor. Eğitim sistemimiz sadece maddi olgular üzerinde kurgulanarak meslek ve kariyeri önceliyor. Manevi olgular eğitim sistemimizin iskeletini oluşturmuyor.
Manevi olguları ikinci hatta üçüncü plana atan eğitim sistemimiz; ahlaklı, erdemli, değerleriyle bütünleşmiş insan yetiştirmiyor.
Konunun daha iyi anlaşılması için gerçek yaşanmış bir meseleye değinmek istiyorum.
Geçenlerde bir dostumla muhabbet ederken, kalbimizi yaralayan bir meseleye değindi. İki ay önce bir anaokuluna çocuğunu kaydetmek istemiş. Kayıt için anaokuluna çocuğunu götürdüğünde, öğretmenlerin üryan vaziyetinden rahatsızlığını dile getirdi.
Anaokulundaki öğretmenler, öğretmenden başka her şeye benziyorlarmış… okulda zavallı masum yavrucaklara rol model olacak bu insan müsveddeleri; yarı çıplak, dövmeli, LGBT’yi çağrıştıracak satanist kılıklı, podyuma çıkmış manken kıyafetleriyle dolaşıyorlarmış.
Dostum bu olumsuz tablodan rahatsızlığını dile getirince, devamında şunu söyledi:
“Kendimi bir anlık anaokulunda değil de pavyona mı gelmişim gibi kötü hissettim. Burası anaokulu değil de sanki gazino, bar ve meyhaneymiş gibi bir görüntü veriyordu. Yanlış yere mi gelmişim? Bu ne aymazlık, bu ne terbiyesizlik, hem de devletin kontrolünde olan bir anaokulunda yarı çıplak ve üryan kıyafetlerle gezmekte neyin nesi? Özgürlük çıplaklık ise hayvanlardan daha özgür kimse olamaz?”
Dostum görmüş olduğu olumsuz manzara karşısında okul yönetimi ile de konuşmuş, idarecilere burası okul mu meyhane mi? Biz çocuklarımızı nasıl böyle bir zihniyete teslim edeceğiz? Bunlara kılık kıyafetlerine dikkat etmeleri için bir şeyler söylemeyecek misiniz?”
Okulun idarecileri; “Kanunlar, yasalar onlara çalışıyor. Biz bir şey söylersek, haklı olduğumuz halde soruşturmaya tabi tutulacağız, bu yüzden onlara bir şey söyleyemiyoruz?” deyivermişler.
Bunun üzerine dostum, görece muhafazakar ve kılık kıyafetleri düzgün başka bir anaokulunu bulup çocuğunu o anaokuluna kaydetmiş.
Kıssadan hisse… Eğitim sistemimiz bir öğretmeni toplumun değerleriyle buluşturamıyor.
Sözde öğretmen kisvesi altında; sapkın, üryan, satanist, dövmeliler çocuklarımıza rol model oluyorlar. Bu çocuklar daha anaokulunda ne olduğu belli olmayan bu çakma öğretmenlerden hiçbir ahlak dersi alamayacak. Bu zavallı, fıtratları temiz çocuklar ileriki eğitim yıllarında ne duruma gelecekler sizler hesap edin.
Çünkü birkaç yıl sonra, sokaklarımız hiç düşünmek istemediğimiz, insandan hayvana evrilmişlerle “çıplaklık özgürlük ise hayvanlardan daha özgür kimse olamazlarla” dolup taşacaktır.
Eğitim kurumlarında öğretmenlere toplumun ıslahı için dahi olsa, kılık-kıyafet yasası getirilmeli hem de ivedilikle.