Yay ve Ok metaforu…!

Geçen hafta, Mersin’de Genç HAKSİAD’ın girişimci gençlerine seminerim olmuştu. Tüm katılımcı gençlerin gözlerindeki ışıltıyı, gayret ve çabalarını görünce gençlere "Gençlerin Ticareti Geliştirmesi ve Ahlaklı Girişimcilik" konusunda tavsiye ve hatırlatmalarda bulundum.

Bizim jenerasyon ve gençlerin durumu hakkındaki yazımı sizlerle de paylaşmak istedim.

Ticaret artık sadece sermayeyle değil, zihinle yapılıyor.

Günümüz gençleri, önceki kuşaklardan oldukça farklı bir ticari anlayışa sahip. Onlar artık yalnızca bir meslek arayışında değil, kendi fikirlerini hayata geçirmek, kendi işini kurmak ve fark yaratmak istiyorlar.

Teknolojiyle iç içe büyüyen bir nesilden söz ediyoruz. Sosyal medya, e-ticaret, dijital pazarlama gibi kavramlar onlar için günlük yaşamın bir parçası.

Ancak bu değişim, iş dünyasında bazı çatışmaları da beraberinde getiriyor.

Özellikle aile işletmelerinde gençlerin fikirlerinin dikkate alınmaması, onların potansiyelini köreltebiliyor. Pek çok genç, "Tecrübesizsin, daha çok küçüksün, bu iş seni aşar" denilerek kenarda bekletiliyor. Oysa bugünün ticari dünyası, bilgiye ulaşma hızının ve teknolojik adaptasyonun belirleyici olduğu bir dönem.

Unutulmamalı ki bugünün gençleri, çok daha karmaşık bir dünyada ayakta durmaya çalışıyor. Ekonomik belirsizlikler, işsizlik kaygısı, teknolojik dönüşüm ve sosyal medya baskısı arasında ilerlemeye çalışıyorlar. Onları sadece bugünkü halleriyle yargılamak, bu zorlukları görmezden gelmek olur.

Diğer yandan, gençlerin çoğu da rahatlık alanından çıkmakta zorlanıyor. Ailelerin iyi niyetli ama aşırı koruyucu tutumu, gençlerin işin mutfağını tanımasını engelliyor. Ancak bu durumun tamamı gençlerin tembelliğinden değil, onlara çalışma alanı tanınmamasından da kaynaklanıyor. Eğitimli birçok genç, öğrendiğini sahaya uygulama fırsatı bulamadığı için geri planda kalıyor.

Ayrıca, gençlerin bilgiye erişim şekli de değişti. Onlar kitapla değil, ekranla büyüdü. Birçok şeyi kısa sürede dijital yollardan öğrenebiliyorlar. Bu, onların yüzeysel olduğu değil, farklı bir öğrenme sistemine sahip oldukları anlamına gelir. YouTube’dan yazılım öğrenen, TikTok’ta pazarlama yapan, LinkedIn'de iş bağlantısı kuran, WhatsApp dan sipariş veren bir nesli klasik kriterlerle ölçmek artık yeterli değil.

Bir başka gerçeklik ise sosyal medyanın yarattığı yanılsamalar. Gençler, çevresinde veya internette gördüğü kolay başarı öykülerine özenebiliyor. Ancak bu da onların zaafı değil; onlara ilham verecek, samimi ve gerçek başarı hikâyeleriyle yol gösterecek büyüklerin eksikliğidir. Gerçek başarılar görünür olmadıkça, gençler sahte başarılarla avutulmaya devam edecek.

Burada yapılması gereken şey, karşılıklı anlayışla bir köprü kurmak. Büyükler, tecrübelerini bir danışman gibi sunmalı, ama gençlerin kendi yollarını bulmalarına da fırsat tanımalı. Gençler ise hem geçmişin değerlerini öğrenmeli hem de bugünün dinamizmiyle hareket etmeli.

Sevgili Gençler

Unutmayalım ki;

Yay ne kadar sağlam ve geriye doğru (tecrübe, deneyim ve bilgi birikimine sahip büyüklerimize danışılarak) çekilirse, ok o kadar ileri gider.

Büyüklere de son olarak şunu söylemek istiyorum: arabanın direksiyonunu gençlere verelim, bizlerde yanında ya da arkasında tamamlayıcı ve yardımcı olarak duralım.

Unutmayalım ki gençlere ihtiyacımız olduğu kadar gençlerin de bizim jenerasyona ihtiyacı vardır.

Dünden öğrenmeli, bugünü yaşamalı, yarın için hayal kurmalıyız.