Gazze'de iki yıldır siyonist İşgal rejiminin uyguladığı sistematik soykırım tüm dünyanın gözleri önünde devam etmektedir. Bu süreçte dünyanın dört bir yanında, vicdan sahibi insanlar tarafından gerçekleştirilen küresel eylemler giderek artış göstermiştir.

Son olarak, İspanya ve Tunus'tan hareket eden gemilerle yeni bir küresel vicdan hareketi başlatıldı.

Bu girişim ilk olarak, İsviçre'nin Cenevre kentinde düzenlenen anlamlı bir etkinlikle başladı.

15 ülkeden 60'tan fazla sağlık örgütü, beş gün boyunca kurdukları beyaz çadırla Birleşmiş Milletlere baskı uygulamak, Gazze'deki soykırıma karşı küresel bir irade oluşturmak amacıyla bir araya geldi.

Bu buluşma, sadece sembolik bir protesto değil, aynı zamanda diplomatik ve stratejik bir başlangıç noktasıydı. Sağlık örgütlerinin liderliğinde yürütülen bu çalışma, Gazze'deki kuşatmanın insani bir felaket olduğunu da gözler önüne sermeyi hedefliyordu.

Bu temaslar sonucunda, dünya genelinde dağınık halde bulunan eylemleri birleştirme fikri ortaya çıktı. Tüm katılımcılar tarafından desteklenen bu fikirle, 50'ye yakın farklı ülkeden aktivistler bir araya geldi. Her ülkeden, bu sivil hareketi koordine edecek iki temsilci belirlendi ve süreci yönlendirecek beş kişilik bir yürütme ekibi oluşturuldu. Planlamalar sonucunda, İspanya ve Tunus merkezli iki ayrı grup oluşturularak daha geniş çaplı ve koordineli bir eylem hedeflendi.

Basın açıklamalarıyla filonun duyurulmasının hemen ardından, siyonistler, bu hareketi durdurmak için devreye girdi. İlk olarak gemi kaptanlarını geri adım attırmak için baskı uygulamaya çalıştı. Ardından, gemi kaptanlarının uluslararası belgelerinde teknik engeller çıkartarak, İngiltere gibi ülkeler üzerinden dolaylı müdahaleler gerçekleştirdi. Aktivistleri "terörizmle" suçlamaya çalışarak eylemin meşruiyetini zedeleme çabasına girişti.

Oysa bu filo, farklı inançlardan, farklı kültürlerden ve farklı ülkelerden gelen vicdan sahibi insanların oluşturduğu bir barış hareketidir. Bu insanların tek amacı vardır. "Gazze'deki Siyonist soykırımı durdurmak ve Gazze üzerindeki insanlık dışı ablukayı kırmak."

Bu hareket, sadece yardımı değil, insanlığın onurunu taşıyan bir vicdan gemisidir. Çocuklar, yetimler, kadınlar ve tüm mazlumlar için ses olma çabasıdır.

Sumud Filosu, tamamen barışçıl yöntemlerle hareket etmekte ve uluslararası deniz hukukuna uygun şekilde seyir etmektedir. Dolayısıyla siyonistlerin bu gemilere yönelik herhangi bir müdahalesi, yalnızca ahlaki değil, aynı zamanda hukuki bir suç anlamına gelecektir.

israilin bu eylemi engellemek adına başvurabileceği ihtimaller oldukça geniştir. Mavi Marmara olayında yaptıklarını hatırlayalım!

Gemilere yasa dışı madde veya silah yerleştirerek karalama kampanyası başlatabilir,

Aktivistleri HAMAS'la ilişkilendirmeye çalışabilir,

Kışkırtmalarla çatışma ortamı oluşturabilir,

Hatta doğrudan saldırarak aktivistleri şehit edebilir.

Bunların hiçbiri ihtimal dışı değildir, ancak Sumud Filosu adı gibi 'kararlılıkla' yoluna devam edecektir.

Gemilerin 13-14 Eylül tarihlerinde Gazze sahiline ulaşması planlanmaktadır. İşgal rejimi, gemileri Gazze'ye yakın sularda günlerce bekleterek kaynaklarını tüketmeye zorlayabilir, aktivistleri alıkoyabilir hatta gemilerin hareketini denizde engellemeye çalışabilir. Bu sebeple, karadaki eylemlerin kesintisiz devam etmesi çok önemlidir.

Bu eylemler bir günlük kampanyalar değildir. Süreklilik, kararlılık ve küresel farkındalık gerektirir. Özellikle vicdan sahibi tüm insanların, bu davaya sahip çıkması, hareketin sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşımaktadır. Sosyal medya, akademik çalışmalar, kültürel üretimler ve toplumsal miting eylemleriyle Filistin meselesini gündemde tutmak herkesin sorumluluğudur.

Gazze'ye gemiler ile destek veren insanların bağlı oldukları ülkeler, kendi vatandaşlarına sahip çıkmalıdır, İşgal rejiminin yapacağı tüm hukuk dışı eylemlere karşı vatandaşının yanında durmalıdır. Uluslararası kamuoyu daha dikkatli olmalı ve gereken siyasi ve diplomatik baskıyı artırmalıdır.

Şunu unutmamak gerekir, bu bir savaş değil, bir vicdan hareketidir. Herkesin bu harekette bir yeri olabilir. Dua edenin, boykotu sürdürenin, maddi yardımda bulunanın, medyada paylaşım yapanın, yazılar yazan yazarların, gözyaşı döken annelerin, meydanları boş bırakmayan yaşlı-genç, kadın-erkek, "Gazze için ne yapabilirim?" diye düşünen herkesin katkısı çok kıymetlidir. Çünkü Gazze'de yaşananlar sadece bir halkın değil, insanlık onurunun travmasıdır.

Dayanışma ve direnmenin güzel bir örneği olan Global Sumud Filosuna muvaffakiyetler dileğiyle…