Mili Eğitim Bakanlığı, öğrencilerin mili ve manevi değerlerinin geliştirilmesi için zaman zaman okullara etkinlikler düzenlemesi ile ilgili tavsiye yazısı gönderir.
MEB bu sene de okullara, Ramazan Ayı’nda bazı etkinlikler yapılmasını tavsiye etti.
Fakat sendikacılık kılığıyla bir araya gelen karanlık kliklerin eğitimdeki temsilcileri hemen kudurmaya başladı.
Yok laik eğitim elden gidiyor, yok bilimsel bilmem ne…. Geveleyip durdular.
Müslüman bir toplumun milli ve manevi değerlerine nedir bu hazımsızlık? Neden din ile ilgili her meselede bu yapı hemen hoplayıp zıplıyor, anlam vermek mümkün değil.
Adına Eğitim-Sen denen bu yapının genel başkanı başta olmak üzere birçok temsilcisi kırmızı görmüş boğa gibi sağa sola saldırmaya başladı. Ramazan etkinliklerini, alakalı alakasız her konuyla ilişkilendirdiler. Yok cumhuriyetin temel değerlerine saldırı yapılıyor, yok laik eğitime son veriliyor, dediler de dediler. Hatta 3 Mart Devrim yasalarına kadar görürdüler işi.
Peki, MEB’in tavsiye ettiği etkinlikler hangileri, birkaç tane örnek verelim:
Sınıf panolarının süslenmesi.
Öğrencilerin sadaka vermeye teşvik edilmesi.
Okul ekranlarına Ramazanla ilgili video yansıtılması.
İlkokullarda ve ortaokullarda tekne orucu uygulamasının yapılması.
Koridorların yıldız ve hilallerle süslenip Ramazan Sokağı köşelerinin oluşturulması.
Soruyoruz, Eğitim-Sen bunlardan hangisine karşı?
Panoların Ramazan görselleriyle süslenmesine mi?
Yoksa koridorların hilallerle süslenmesine mi?
Ya da öğrencilerin sadaka vermeyi öğrenmesine mi?
Okullara hilal değil de haç asın denilseydi, emin olun bunlar tüm okulu bırakın panoları tavanına kadar haçla donatırlardı…
Panoları, Ramazan görselleriyle değil de sapkın ideolojilerin renkleriyle donatın denilseydi, o zaman ayakta alkışlarlardı MEB’i.
Neslimizin, manevi değerlerini öğrenmesi Eğitim-Sen gibi karanlık yapıların neden hoşuna gitmez peki?
Çünkü bu bilinç çocuklarımızı dağa kaçırtmak isteyenlere bir set, kendi süfli arzularına araç yapmak isteyenlere karşı bir engel mesabesinde. Karşıtlıkları da zaten buradan geliyor.
Binlerce çocuğumuzun kandırılarak veya kaçırılarak dağa götürülüp zorla terörist yapılmasına gıkı çıkmayan bu sendika, Ramazan ayı ve oruç kelimelerini duyunca yerinden hopluyor!
Çocuklarımızın sapkın ideolojilere meze olmasını açık bir şekilde savunan bu tayfa, Kur’an-ı Kerim öğrenme lafını duyunca cin çarpmışa dönüyor!
Sendikanın başkanı şöyle demiş: “Siz oruç tutmayan çocuklar ve öğrenciler üzerinde bir psikolojik baskı ve bir dini baskı oluşturuyorsunuz.”
Bak bak bak… Bir de demokratçılık yapıyor!
Kız çocukları okullardan atılıp en temel hak olan eğitimleri ellerinden alındığında nerdeydi demokratçılığınız?
O dönemi bilenler bilir, Eğitim-Senci birçok okul idarecisi ve öğretmen başörtülü diye çocukları sınıflardan atıyorlardı hem de ibadet ruhu içerisinde…
Devam etmiş beyefendi: “Bu laik, demokratik ülkeye ve laik yaşama, laik ve bilimsel eğitime doğrudan saldırı ve meydan okuma. Artık haddinizi aşan bir noktaya geldiniz. Böyle bir şey kabul edilebilir mi? Siz bu ülkede herkes oruç mu tutuyor zannediyorsunuz? Ya da bunlarla herkese zorla Ramazan orucu tutturmayı bir demokratik ya da bir halkımızın değeri olduğunu mu düşünüyorsunuz?”
Evet, ezici çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede elbette ki insanların büyük bir kısmı oruç tutuyor, bu reel bir vaka ve sadece Türkiye’de değil, Müslüman olan her ülkede bu böyledir.
İnsanların oruç tuttuğu yerlerde utanmadan, bu insanların aç ve susuz olduğunu bile bile gözleri önünde yemek yiyip su içmeyi laiklik-bilimsellik zanneden bu zihniyet maalesef ki bitmedi gitti.
Bunların ellerinde yetki yok diye sesleri çıkmıyor. Bunların bir de yetkili olduğunu bir anlık bir düşünsenize… Oruç tutmak isteyen çocuklarımıza ne baskılar yaparlardı?..
Yaptılar da. Öğretmenler odasında, koridorlarda hatta oruçlu öğrencilerin olduğu sınıf ortasında bile bir program dâhilinde çay ve su yudumlayanlar yine bunlar değiller miydi?
Oruç tutmayanlara bu milletin zor uyguladığı tarihte vaki olmamıştır. Ama oruç tutanlara bu zihniyetin neler yaptığını da yine en iyi bu millet biliyor…
Bir de şunu buyurmuş: “Oysa yapılması gereken, sorgulayan, düşünen, laik bilimsel, kamusal eğitim çerçevesinde herkesin bu eğitim hakkına sahip olacak düzenlemeleri yapmak.”
Sittin senedir laik maik eğitim dediniz. Kaç tane uzay gemisi yaptınız?
Astronotlar uzaya çıktılar da orucumuz mu engel oldu?
Kaç tane buluş buldunuz? Kaç tane bilimsel yasa keşfettiniz? Hangi nesil uçak yaptınız? İnsanların giyim kuşamlarına müdahale etmekten başka ne yaptınız? He?
Bir daha ki yazımızda buluşmak üzere…