Son yıllarda Diyarbakır’da sanayileşme adımları atılmış ise de bu yeterli seviyede değil.
Yüzyıllardır Diyarbakır’ın başlıca geçim kaynağı tarım ve hayvancılık üzerine kurulu. Ancak son yirmi yıldır tarım ve hayvancılık, tüm Türkiye’de olduğu gibi Diyarbakır’da da bitme noktasına doğru gidiyor.
Köyden şehre göçler tarım ve hayvancılığın çöküşüne zemin hazırladı. Özellikle Diyarbakır başta olmak üzere batı illerine yoğun bir göç dalgası, köylerin boşaltılması tarım ve hayvancılığı temel geçim kaynağı olmaktan çıkardı.
Bölgemizde PKK’nın sokak ve caddelerde bombaları patlatamaması şehirlerimizi huzurlu şehirlere doğru evirdi. Aynı şekilde son birkaç yıldır PKK köylere musallat olamıyor. Köylerde ve kırsal alanlarda da güvenlik ve huzur sağlanmış durumda.
Şehirlerde yaşam kalitesinin düşmesi, geçim şartlarının zorlaşması insanımızı yeniden köylerine dönmeye sevk etmiştir.
Ayrıca köylerde güvenlik sorunlarının çözülmesi, korku, panik ve kaygıların giderilmesi köylere dönmeyi cazibeli hale getirmiştir.
Dünyayı etkisine alan pandemi ve iki depremin ardından köylerin önemi daha fazla anlaşılmış oldu. Dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de tarım ve hayvancılık, ticari faaliyetlerin göz bebeği konumuna geldi.
Bu konuda teşvik edici adımlar atıldı atılmasına ancak yeterli değil. Örneğin su kaynaklarının yetersizliği atılan adımları sekteye uğratabiliyor.
Diyarbakır'da yeni bir su krizi daha gündeme geldi. Bu kriz çözülmezse binlerce hayvanın telef olma ihtimali var.
Diyarbakır’ın Çınar İlçesi’ne bağlı Çömçeli Yaylası’nda hayvan besicileri ciddi bir su kriziyle karşı karşıya.
Yaylada yaklaşık 6 ila 7 bin büyük ve küçükbaş hayvan, sıcak havalarda tamamen susuz kaldı. Yaşanan su krizi hem hayvan sağlığını hem de köylülerin geçim kaynaklarını tehdit ediyor.
Köylülerin tabiri ile “Hayvanların dili damağı kurudu, yetkililer acil yardım etsin"
Tarım ve hayvancılığın sürdürülebilmesi için su kaynaklarının yeterli olması gerekiyor. Bütün canlıların ve insanın hayatı su ile devam eder. Tarih boyunca su toplumların şekillenmesine yön veren büyük bir nimet olmuştur.
Hayatın dört unsurundan biri olan su, toplumları bir araya getirmiş, medeniyetler suyun olduğu yerlerde inşa edilmiştir.
Su toplumsal yaşamın ve yerleşik hayatın mutlak birleştirici faktörü olmuştur. Yıl 2025 bu birleştirici faktör olan suyun olmaması, tarım ve hayvancılığı sekteye uğratıyor.
2025 yılında susuzluk…
Teknolojinin gelişmesi ile birlikte, modern tarım ve hayvancılığın önünü açacak her türlü imkan var. Bütün imkanlara rağmen susuzluktan dolayı tarım ve hayvancılığın sekteye uğraması büyük bir sosyo-ekonomik kayıp.
Biz gelelim yine asıl meselemize, Çınar İlçesi’ne bağlı Çömçeli Yaylası’nda yaşanan su krizine.
Yaylada hayvanlar uzun süre susuz kalınca, hastalıklar şimdiden yayılmaya başlamış. Bu durum, yalnızca hayvancılığı değil, kırsaldaki yaşamı ve ekonomiyi doğrudan tehdit ediyor.
Hayvan besicileri basın yolu ile yetkililerden acil olarak yardım talebinde de bulunmuş.
Besiciler çözüm olarak yetkililerden, acil olarak mobil su tankerleri, geçici su depoları, su sorununun tamamen çözümü için de kalıcı bir su hattı ve göletler gibi taleplerde bulunmuş.
Yayladaki yaşam suya bağlı ve şu an bu yaşam tehlike altında ne yazık ki.
Dünyanın yeni gözdesi olan tarım ve hayvancılığın sürdürülebilirliği için en başta su kaynaklarının etkin bir şekilde kullanılmasından geçiyor.
Tarım ve hayvancılığın olmazsa olmazı su… suyun olmadığı yerde tarım da olmaz hayvancılıkta olmaz.