Anadolu Sivil Toplum Platformları adlı kuruluş, Gazze’de yaşanan insanlık dramına dikkat çekmek ve TBMM’ye görevini hatırlatmak için Ankara’da bir yürüyüş düzenleyecek.

“Anadolu'dan Meclis'e, Meclis'ten Gazze'ye” sloganıyla gerçekleştirilecek olan yürüyüş, Ankara Güvenpark'ta saat 18.30'da başlayacak ve varış noktası TBMM olacak.

Bu büyük insanlık yürüyüşüne Türkiye’nin dört bir yanından vicdan sahibi olanlar katılacak.

81 ildeki bağımsız sivil toplum kuruluşlarının tamamına yakınının bu yürüyüşe katılacağı tahmin ediliyor.

Farklı illerdeki STK’lardan katılım kararları çıkmaya başladı. Birçok STK yürüyüşe destek vereceklerini deklare etti.

Bu STK’lardan biri de Peygamber Sevdalıları Vakfı.

PSV de yaptığı açıklama ile bünyesindeki tüm kuruluşlarla bu yürüyüşe destek verip katılacaklarını açıkladı.

Bu yürüyüş bugüne kadar ki yapılan protestolardan farklı olacağa benziyor.

Bir sonuç alınabileceği umut ediliyor.

Çünkü Türkiye’nin iradesi TBMM. Tüm sorunların ve taleplerin çözüm merkezi olarak TBMM sürekli gösteriliyor, halk da “madem öyle hadi bakalım” diyecek.

Ülkenin tüm renklerinin temsil edildiği yer de TBMM.

Bu açıdan TBMM’de yer alan siyasi partiler 10 Ağustos Pazar günü ciddi bir sınav verecek.

Halkın taleplerine kulak tıkamaya devam mı edecekler yoksa talepleri dikkate alıp gerekeni yapacaklar mı hep beraber göreceğiz.

Peki neden TBMM?

Çünkü TBMM’deki 600 vekili seçen 86 milyondur.

Yani o 600 kişi 86 milyonu temsil etmek için orada çalışma yapıyor ve bunun için maaş alıyor.

O halde tüm Türkiye olarak her birimiz ayrı ayrı oy verdiğimiz partileri burada sınayacağız.

Benim vekilim ol, benim adıma işleri yürüt diye vekalet verdiklerimiz bakalım isteklerimizi yapacaklar mı?

Düşünün ki mahkemelik bir durumumuz oldu ve biz bir avukat tuttuk, ona vekalet verdik, bizim adımıza sorunumuzu çöz dedik.

O avukattan talebimiz ne ise, avukat onu yapmak zorunda değil mi?

Avukat bizi kapı dışarı edebilir mi?

Taleplerimizi kulak ardı edebilir mi?

Hayır!

Neden?

Çünkü ona para verdik bu iş için.

Milletvekilliği de aynen budur, ne eksik ne fazla.

Milletçe aylık para ödüyoruz, sorunlarımızı çözsünler, taleplerimizi dinlesinler diye.

Eğer bizi dinlemeseler, taleplerimizi göz ardı etseler vekil seçilmelerinin gereğini yerine getirmedikleri için nazarımızda battaldırlar.

Nasıl ki tuttuğumuz avukattan memnun kalmasak bir daha tutmayız, vekiller de işlerini yapmasa bir daha seçmeyiz.

Peki nedir 86 milyonun talebi?

Bizi kayırın, bize torpil yapın, bize ihaleler verin mi diyorlar?

Hayır!

Gazze’de çocuklar açlıktan ölüyor, anneler kahroluyor, hastalar ilaçsızlıktan ölüyor, buna engel olun diyorlar.

Bari oraya bir kutu mama gönderin o bebekler ölmesin istiyorlar.

Bari bir çuval un gönderin de o çocuklar açlıktan ölmesin, analar evlat acısıyla kahrolmasın diyorlar.

Bari iki kutu ilaç gönderin, bir iğne gönderin de oradaki hastalar ölmesin, evlerine ateş düşmesin istiyorlar.

Allah rızası için, peygamber hakkı için burada zerre kadar ideoloji var mı?

Burada Gazzeliler diyoruz, insanlıktan bahsediyoruz, dinlerini bile sorgulamıyoruz.

Müslüman kardeşlerimizdirler onlara yardım edin de demiyoruz…

Gazze’de sadece Müslümanlar yok ki, bu zulme Hristiyan Filistinlilerin bir kısmı da maruz kalıyor, orada insanlık katlediliyor.

Mesele sadece din olmuş olsa Hristiyan Avrupalılar neden her gün eylem yapsın?

Bırakın semavi din mensuplarını, beşeri dinlere inananlar bile eylem yapıyorlar.

Çünkü burada söz konusu olan insanlık.

Ben insanım diyen herkesin sorumluluğudur bu.

İnsani sorumluluğunun farkında olan herkes bir şeyler yapmak istiyor.

Bu anlamda halkın TBMM’den büyük bir beklentisi var.

Umarım TBMM bu beklentiyi karşılar ve hepimiz alkışlarız.

Bir dahaki yazımızda görüşmek üzere…