Günümüzde Türkiye'de alışveriş alışkanlıkları köklü bir değişim geçirmektedir. Nakit para kullanımı giderek azalırken, kartla ödeme zorunluluğu yaygınlaşmaktadır.

Artık birçoğumuz nakit taşımaktan kaçınmakta, hatta günlük küçük harcamalar için bile kredi kartı kullanmayı tercih etmekteyiz.

COVID-19 pandemisi ile birlikte temassız ve dijital ödeme yöntemlerinin kullanımı hızla artmıştır. Bu hızlı dijitalleşme sürecine küçük esnafın uyumu ise maliyetler nedeniyle zorlaşmaktadır. Bankaların aldığı yüksek komisyonlar, esnafın teknolojik gelişmelere adapte olmasını engellemekte, dijitalleşmenin yaygınlaşmasını sınırlamaktadır.

Özellikle Türk Lirası'nın en yüksek banknotu olan 200 TL, basit bir ekmek arası gibi küçük alışverişlerde yetersiz kalmaktadır. Bu da kredi kartı bulundurmayı ve kullanmayı neredeyse zorunlu hale getirmiştir.

2020 yılında yaklaşık 70 milyon olan kredi kartı sayısı, 2025 yılında 134 milyonu aşmış durumdadır. Bu hızlı artış, ödeme alışkanlıklarımızın dijitalleştiğini gösterirken, beraberinde bazı sorunları da getirmektedir. Kredi kartı kullanımı hem tüketiciler hem de işletmeler için avantajlar sağlasa da, özellikle küçük esnaf açısından ciddi mali yükler yaratmaktadır.

Kurumsal firmalar, yüksek işlem hacimleri nedeniyle bankalarla özel anlaşmalar yaparak daha düşük veya sıfır (0) komisyon oranlarıyla çalışabilmektedir. Böylece müşterilerinden ekstra ücret talep etmeksizin kartla ödeme kabul edebilmektedirler. Ancak küçük esnaf ve yerel işletmeler, kredi kartı işlemleri için bankalara yüksek oranlarda komisyon ödemek zorunda kalmakta, bu da maliyetlerini önemli ölçüde artırmaktadır. Sektöre göre değişmekle birlikte, küçük işletmelerde %2 - %5 arasında değişen komisyon oranları, düşük kâr marjına sahip sektörlerde sürdürülebilirliği tehdit etmektedir.

Örneğin, küçük bir mağazaya girdiğimizde fiyatlar genellikle iki şekilde karşımıza çıkar. Nakit fiyat ve kredi kartı ile ödeme fiyatı. Kredi kartıyla yapılan ödemelerde fiyatlar, komisyon nedeniyle

%3-%5 veya daha farklı oranlarda artırılabilmektedir. Bu durum birçok işletmenin müşterisine "Nakit mi ödeyeceksiniz, kartla mı?" sorusunu sormasına yol açmakta ve müşteriler açısından kafa karışıklığına neden olmaktadır.

"Aslında yasal olarak müşteriden komisyon talep edilmesi yasaktır." Ancak işletmelerin bankalara ödediği yüksek komisyon ücretleri karşısında, maliyetlerini dengelemek adına bu yola başvurdukları görülmektedir. Bu da küçük esnaf ile tüketici arasındaki ilişkiye zarar verebilmektedir.

Kartla yapılan ödemeler, kayıt dışı ekonominin azalmasına da önemli etki etmektedir. Tüm harcamaların kayıt altına alınması, devletin vergi gelirlerini artırırken, ekonomik şeffaflığı güçlendirmektedir. Bu açıdan kredi kartı kullanımının desteklenmesi, devlet kasasına da olumlu yansıyacaktır.

Ancak, Hükümetin bu konuda atacağı adımlar kadar, bankaların sosyal sorumluluk bilinciyle hareket etmesi de gereklidir. "Türkiye'nin en çok kazanan kurumları arasında yer alan bankaların, yüksek kâr marjlarından bir kısmını küçük esnafın desteklenmesi için kullanması, toplumsal açıdan faydalı ve sürdürülebilir bir yaklaşım olacaktır."

Kredi kartı komisyonlarının Esnaflara veya tüketicilere yüklenmesi sorunun temelidir. Hükümet zaten birçok işletmede %20 KDV oranı ile işletmenin beşte birine (1/5) ortaktır. İşletmelerdeki yükü almak yine hükümetin görevidir.

Hükümet, bankalar ve denetim mekanizmaları bu sorunu birlikte ele almalı, küçük işletmeleri ve vatandaşları koruyacak adımlar atmalıdır. Kayıt dışı ekonomiyi engelleme, hazine gelirlerini artırma ve vatandaşların daha rahat alışveriş yapmasını sağlama hedefleri doğrultusunda, küçük esnafın güvenle iş yapabilmesinin önü açılmalıdır.