Gençlerle ilgilenmek ibadettir; çünkü genç, insanın yeryüzünde bıraktığı izdir. Her devrin sabahı gençliktir. Geçmiş, ihtiyarların omzunda taşınır; ama gelecek, gençlerin yüreğinde mayalanır.
Nice devletler yıkılmıştır bir genç kaybedildi diye; nice medeniyetler dirilmiştir bir genç bulundu diye. Genç, toprağa düşen tohumdur: İlgilenmezsen kurur, eğer sularsan orman olur. Bir gence dokunmak, bir nesle temas etmektir.
Bir gence yol göstermek, tarihin gidişatına müdahaledir. Ve bütün bunlar, kuru bir uğraş değil; ibadetin en latif, en ince, en derin şeklidir.
İbadet, yalnızca secdede alnı yere koymak değildir. İbadet, Allah'ın rızasını aramaktır. Merhameti yaşatmaktır. Yeryüzünü mamur kılmaktır. Kalpleri diriltmektir.
Bir genç, çorak bir tarlaya benzer; bir damla ilgi, bir tutam şefkat, bir parça yöneliş bile onu cennete çevirir. Genç, emanetin adıdır. Ve her emanet, sahibinin hatırlanması için vardır. Gençle ilgilenmek, Rabbimizin bize emaneti olan bir fidanı korumaktır.
Hakikat şudur: Biz gençleri kaybettiğimiz gün, kendimizi kaybettik. Sözümüzün tesiri kalmadı, çünkü gençler bizi dinlemedi; dinlemedi, çünkü biz konuşurken onlar başka diller konuşuyordu. Biz nasihat sandık, onlar nasır hissetti. Onlar şefkat istiyordu, biz paragraf sunduk. Oysa genç, göz göze bakılınca anlar; genç, el ele verince büyür.
İman, ancak gönülden gönüle akarsa dirilir. Gençlik, aklın değil kalbin fethidir. Bir genç kazanmak, bir kalp kazanmak; bir kalp kazanmak ise Allah'a yaklaşmaktır.
Unuttuk belki ama İslam'ın altın çağını gençler kurdu. Bedir'in alnı terli delikanlıları, Uhud'da can veren yiğitler, Kur'an'ı göğsünde taşıyan hafızlar hep gençti. Medine'ye öğretmen olarak gönderilen Mus'ab bin Umeyr henüz bahardaydı. Üsame bin Zeyd'e ordu teslim edildiğinde dudak bükenler oldu; Resulullah (Sallallahu Aleyhi Vesellem) ise tebessüm etti. Çünkü o biliyordu: Genç, yürekse; yürek de devrimdir.
Tarih, gençliğin parmak izidir. Kütüphanelerin sessizliğinde değil yalnızca; meydanların hararetinde, seccadelerin inceliğinde, duaların sabırla yoğrulduğu gecelerde büyümüştür genç adam.
Fakat sonra ne oldu? Biz gençleri konuşmayı unuttuk. Onlara kitap yerine slogan, sevgi yerine öğüt, yol yerine yasak sunduk. "Gençliğin heyecanı" dedik; ama o heyecanın yönlendirilmesi gerektiğini görmedik.
Bir genç, coşkun bir nehir gibidir; yatağını bulursa bereket olur, taşarsa felaket. Bugünün gençliği yalnız değil; ama yalnızlığa mahkûm. Ekranların gözünü kamaştırdığı, kalabalıklar içinde ruhunun üşüdüğü bir çağda yaşıyor. Saatlerce konuşuyor ama anlaşılmıyor; elli bin takipçisi var ama bir tane dostu yok. Gülmesi filtreli, hüznü görünmez. Bizim görevimiz işte tam burada başlar: Onu konuşmak değil, dinlemek. Onu küçümsemek değil, anlamak. Ona hükmetmek değil, rehber olmak.
Gençlerle ilgilenmek ibadettir; çünkü genç, henüz kırılmamış bir aynadır. Gördüğün sen olursun. Eğer sen ahlak isen gençte ahlak filizlenir. Sen edep isen onda edep boy verir. Sözünle değil, hâlinle eğitirsin. Zira ahlak, nutkun gölgesidir; esas güneş davranıştır.
Bir genç, davranıştan beslenir, kişilikten şekillenir. Bir tebessüm bazen bir ömürdür. Bir dokunuş bir kaderi değiştirir. Bir cümle bir yol açar. Belki sen o gün sıradan bir sohbet ettiğini sanırsın; o genç ise dünya görüşünü orada bulmuştur.
Bizim neslimiz, gençliğini arıyor. Fakat gençlik de kendisini arıyor. İki arayış birbirine değmediği sürece tuvaller boş kalacak. Bir medeniyet, genç omuzlarla taşınır. Bizim tüfeklerimiz, bizim kalemlerimiz olacaklar. Yarının köprülerini onlar kuracak; belki de bizlerin yıkmaya cüret ettiği köprüleri onaracaklar.
Bu yüzden gençle meşgul olan, gelecekle meşgul olur. Gençle çalışan, ümmeti ihya eder. Bir genç yetiştirmek, bir cami inşa etmek kadar büyüktür. Çünkü cami taşla yapılır, insan gönülle.
Sahi, gençliği kazanmak için ne yaptık? Eleştirdik mi, yoksa elinden tuttuk mu? "Zaman bozuldu" demek kolay; asıl marifet zamanı onarmaktır.
Sokakta kaybolmuş bir genci bulup eve döndürmek, ifritten bir kalbi nurla yıkamak, bir delikanlının ruhunu Kur'an'ın rahmetiyle yoğurmak…
İşte ibadet budur. İnsanı ayakta tutan değerin ta kendisi.
Bir genci ihya eden, bir toplumu ihya eder.
Bir genci kaybeden, bir geleceği kaybeder.
Gençlerle ilgilenmek ibadettir; çünkü her genç, Allah'ın yeryüzüne gönderdiği bir ayettir.
O ayeti okumak da bir ilimdir, yaşatmak bir cihattır, uğrunda yorulmak bir ibadettir.