Leman adlı paçavra Ulü'l-Azm Peygamberlerden ikisine sözde mizah adı altında hakaret etmişti.

İslam dininin iki Peygamberi olan Hz. Muhammed (sav) ve Hz. Musa (as)’ın mizah konusu edilerek hakaret edilmesi bize iki şeyi hatırlattı.

Birincisi; İslam’a, Peygamberlerimize ve kutsallarımıza hakaret edilmesi ile aslında Müslüman toplumun tepki düzeyi yoklanmak istenmektedir.

Yani bizi sınamak istiyorlar, daha fenasını yapabilir miyiz diye…

Bu durumda ben Müslümanım diyen herkesin ama herkesin en üst perdeden tepkisini dile getirmesi farzdır.

Bu sözle olabileceği gibi amelle de olabilir…

Kişinin durumu ve nüfuzuna bağlı olarak nasıl tepki vermesi gerektiği değişebilir.

Nitekim Fransa’da yayımlanan Charlie Hebdo adlı paçavra da Ocak 2015’te Peygamberimize hakaret içeren bir görsel yayımlamış ve tüm dünyadan tepki almıştı.

Hatırlanacağı üzere söz konusu bu aşağılık olay üzerine neredeyse dünyanın tamamında Müslümanlar ve insanflı insanlar bu alçaklığa karşı harekete geçmiş ve büyük mitingler şeklinde protestolar düzenlemişlerdi.

Kısa bir süre sonra da Şerif ve Said Kouachi adlı kardeşler fitne yuvasına operasyon yaparak Aziz İslam Peygamberine hakaret etmenin ne demek olduğunu tüm dünyaya göstermişlerdi.

Hepimiz sosyal medya hesaplarımızın profil resimlerini bu iki kahramanla süslemiştik.

Belli ki daha ağır hakaret etmek için planlar yapan Charli Hebdo paçavrasında çalışan karikatürist maskesiyle gizlenen teröristler, Kouachi kardeşlerin meşru eyleminden sonra geri adım atıp planlarını yarıda kestiler.

Bu tepki olmasaydı planlarına devam edecek ve daha ağır hakaretler edeceklerdi.

Leman adlı paçavranın da Charlie Hebdo’ya emir verenlerden emir almadıkları ne malum?..

Bu tür meseleler devletleri bile aştığı için bunları spontane olarak görmek saflıktır.

Uluslararası güçlerin dürtmesi ve desteği olmadan bu tür hakaretlerin yayımlanması imkansızdır, kimse göze alamaz.

Leman’ın da uluslararası bağlantıları, kimlerle görüştükleri, kimlerden yardım adı altında para ve destek aldıkları ortaya çıkarılmadan hukuk çerçevesinde hakkettikleri cezayı almaları mümkün değildir.

Kouachi kardeşler, uluslararası şeytani güçlerin tetikçilerine hakkettikleri gerçek cezayı kesmeselerdi bugün o dergi her hafta bir kutsalımıza hakaret etmeye devam edecekti.

Ve bizler de kanıksamaya başlayacaktık, tıpkı Gazze gibi…

Leman’ın alçaklığına da sessiz kalamaz ve elimizden gelen ne var ise hukuki çerçevede ortaya koymalıyız.

İkincisi; dini değerlere hakarete karşı mevcut yasaların yetersizliği ve caydırıcılığının olmaması meselesidir.

Bu anlamda HÜDA PAR’ın yakın zamanda genel kurulda görüşülmek üzere TBMM’ye sunduğu, “dini değerleri aşağılayan, hakaret eden ya da hedef alan tutumlara karşı cezai yaptırımların artırılması ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na “Dini değerlere hakaret” başlıklı müstakil bir madde eklenmesi” kanun teklifinin önemi bir kez daha anlaşılmış oldu.

Bu kanun teklifi yasalaşırsa Türkiye sınırları içerisinde hiç kimse Aziz İslam’a, Peygamberlere ve kutsallarımıza hakaret etmeye cesaret edemeyecektir.

Ve zor bir şey de değildir, sadece bir kanun teklifinin meclisten onay almasıdır mesele.

Vay efendim ifade özgürlüğüymüş, yok sanatmış…

Hiçbir insana kim olursa olsun hakaret etmek ne sanattır ne de ifade özgürlüğüdür, düpedüz alçaklıktır.

Hele hele bu insan 2 milyar insanın iman ettiği Aziz Peygamber ise…

Kendi putlarına en ufak bir eleştiriyi bile hakaret sayıp anında laik atak geçiren bu beyinsiz tayfa, söz konusu Aziz İslam Peygamberi olunca hemen ifade özgürlüğü diye duyar kasmaları ne kadar mankurtlaştıklarını göstermektedir.

Sosyal medyada biraz yorumlara bakınca bu hakareti ve Leman’ı savunanların birçoğunun profil resminde Mustafa Kemal’in olması pes dedirtti bana.

Herkes şunu anlamalı ki Aziz İslam Peygamberine en ufak bir hakareti dahi kabul etmeyecek milyonlar vardır.

Bu milyonları ezip geçemezler, ezilirler…

Bir dahaki yazımızda görüşmek üzere…