Diyarbakır’ın UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan binlerce yıllık tarihine tanıklık eden Surları ile Hevsel Bahçeleri, son günlerde tarihi ve doğal zenginlikleriyle değil, çevre kirliliği ile dikkat çekiyor.
Yerli ve yabancı doğa severlerin, çevrecilerin, turistlerin ve Diyarbakır halkının ortak şikayeti çöp sorununa DEM’li Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin duyarsız kalması oldu.
Tarihi sur dipleri çöplerden geçilmiyor, sokak araları ve caddelerde çöpler kol geziyor. Her tarafı pislik ve pasak alıp götürüyor.
Diyarbakır'ın tarihi Sur dipleri ve Hevsel Bahçeleri’nde biriken çöplerden geçilmiyor. Sadece tarihi yerlerle de bu sorun sınırlı değil. Sokaklarımız, caddelerimiz çöpten geçilmiyor.
Çevre temizliğinde kurumsal sorumluluğun baş aktörü şüphesiz yerel yönetimler. Yani belediyelere büyük iş düşüyor.
Çevre temizliğinin baş aktörü ve dinamosu belediyeler ne yapıyor. Hiçbir şey!
Diyarbakır'da bereketli alanlar olarak bilinen Hevsel Bahçeleri'nde ise kuş cıvıltılarının yerini çöplere bırakmış durumda. Manzara berbat. Doğal alan değil, sanki çöp aktarma merkezine dönüşmüş. Yazık çok yazık. Bu halk bu muameleyi hak etmiyor.
Hevsel Bahçeleri’nde yere atılan pet şişeler, cam kırıklıkları, piknik yapanların yerlere bıraktığı çöpler ve poşetler doğal alanı adeta çöp merkezi haline getirmiş.
Sur dipleri ve Hevsel Bahçeleri’ni ziyaret eden doğa yürüyüşçüleri, çevreciler ve fotoğraf sanatçıları bu durum karşısında DEM’li Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin görevini yerine getirmemesine tepki gösteriyor.
Tarihi mekanların ve Hevsel Bahçeleri’nin özellikle yaz aylarında artan ziyaretçi yoğunluğuyla birlikte çöplerin belediye tarafından toplanmaması, her şeyi oluruna bırakması şehrin imajını lekeliyor. Diyarbakır pasaklı şehir değil, temiz hatta tertemiz bir şehir olmayı hak ediyor.
Yaz sıcaklarının etkisini artırdığı bugünlerde, yere atılan cam şişeler ve sigara izmaritleri ciddi bir yangın tehlikesi oluşturuyor.
Bu manzara hem görüntü kirliliğine hem de halk sağlığı sorununa neden oluyor.
Seçim döneminde yapılmadık propaganda kalmadı… sözde halkçı ancak uygulamada halkın en doğal hakkı olan çevre temizliği yok. Temizlik demek sadece çöp kovalarında birikmiş çöpleri temizlik araçlarına yüklemek değil, temizlik demek çevreye savrulan poşet, kir, pasak ne varsa hepsini toplamaktır.
DEM’li Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, belediyenin asli görevlerinden biri olan çevre temizliğine dikkat etmiyor. Sorsanız en büyük çevreci kendileri, ama gelin görün bu işler lafla, söylemle, propaganda ile olmuyor. İcraat lazım.
Bazı atasözleri ciltlerle yazılacak yazıları bir çırpıda özetleyebiliyor.
“Lafla peynir gemisi yürümez” meşhur bir atasözü… bu atasözü birçok şeyi anlatıyor. DEM’li Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin durumunu gözler önüne seriyor.
Yalnız konuşarak, yaparım diyerek bir yere varılmaz ve hiçbir iş gerçekleştirilemez. Atıp tutmaktan ziyade harekete geçip uygulamak ve çalışmak lazım.