Adli bilişim, dijital verilerin toplanması, analiz edilmesi ve yasal süreçlerde kullanılmasını sağlayan kritik bir alandır. Bu alanda etik ve adalet ilkeleri, hem teknik hem de insani boyutlarıyla büyük bir önem taşır. Adli bilişim uzmanlarının, elde edilen verileri doğru şekilde analiz etmeleri, tarafsız bir şekilde sunmaları ve adaletin tesis edilmesine katkıda bulunmaları gerekir.

Adli Bilişimde Etik İlkeler
Adli bilişim uzmanları, elde ettikleri verileri hiçbir tarafın lehine ya da aleyhine çarpıtmadan, gerçeği yansıtacak şekilde sunmalıdır. İslam’da, “Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevk etmesin” (Maide, 5:8) emri, tarafsızlık ilkesini destekler. Bu nedenle, uzmanların görevlerini kişisel duygularından arındırarak yürütmeleri önemlidir.
Adli bilişimde elde edilen veriler, kişisel bilgileri içerebilir. Bu bilgilerin yalnızca ilgili davalarda kullanılması ve üçüncü şahıslarla paylaşılmaması esastır. Gizlilik ilkesine riayet etmek, İslam’ın mahremiyeti koruma emriyle de örtüşür. Kur’an-ı Kerim, “Birbirinizin gizli hallerini araştırmayın” (Hucurat, 49:12) buyurarak bu konuda net bir çerçeve çizer.

Adli bilişim uzmanları, yaptıkları işlemlerden sorumlu olduklarının bilincinde olmalıdır. Her bir adım kayıt altına alınmalı ve gerektiğinde açıklanabilir olmalıdır. İslami perspektifte, “Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüğünüzden sorumlusunuz” (Buhari, Cum’a, 11) hadisi, bireyin görevine dair sorumluluğunu vurgular.

Adli Bilişimde Adaletin Tesisi
Adli bilişim süreçlerinin temel amacı, adaletin tesis edilmesine katkıda bulunmaktır. Bu, yalnızca teknik bir başarı değil, aynı zamanda ahlaki bir sorumluluktur. Toplanan dijital delillerin değiştirilmemiş ve doğrulanmış olması gereklidir. Adli süreçlerde sunulan verilerin güvenilirliği, adaletin sağlanmasının temel taşlarından biridir. Adli bilişim uzmanlarının çalışmaları, ulusal ve uluslararası hukuka uygun olmalıdır. İslam’da adaletin uygulanması, hukukun üstünlüğü ilkesiyle doğrudan bağlantılıdır. Kur’an’da, “Allah adaleti, iyiliği ve yakınlara yardım etmeyi emreder” (Nahl, 16:90) buyrulmuştur.
Modern teknolojiler, adli bilişim çalışmalarını kolaylaştırırken yanlış ellere geçtiğinde zarara neden olabilir. İslam’ın “Zarar vermek ve zarara uğratmak yoktur” (Muvatta, Ahkam, 31) ilkesi, teknolojinin etik dışı kullanımını açıkça yasaklar.

İslami Perspektiften Adli Bilişim
Adli bilişim uzmanları, görevlerini İslami değerlerle uyumlu bir şekilde yürütmelidir. Bu, yalnızca teknik yetkinlik değil, aynı zamanda yüksek bir ahlaki duruş gerektirir. İslam’da adaletin bir emanet olduğu anlayışı (Nisa, 4:58), bu alandaki profesyonellerin rehberi olmalıdır.

Ayrıca, Müslüman yazılımcıların ve adli bilişim uzmanlarının bu alanda sadaka-i cariye olabilecek projeler geliştirmesi teşvik edilmelidir. Örneğin, suç mağdurlarına yardımcı olabilecek ücretsiz yazılımlar ya da toplumsal farkındalık projeleri bu kapsamda değerlendirilebilir.
Adli bilişimde etik ve adalet ilkelerinin uygulanması, toplumun güvenini artırır ve hukukun üstünlüğüne hizmet eder. İslam, bireyin sorumluluğunu ve adaletin tesis edilmesindeki rolünü açıkça vurgulamaktadır. Bu bağlamda, adli bilişim uzmanlarının teknik becerilerinin yanı sıra etik ve ahlaki değerleri de ön planda tutmaları gerekmektedir. Adli bilişim, sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir emanet olarak görülmelidir.