İnsani ilişkilerde bir ölçü veren "Dinde zorlama yoktur" ayeti günümüzde çok yanlış anlaşılmış ve tevil edilmiştir.
Din-i Mübin İslam; bilgi, bilinç, inanç ve amelden oluşan bir bütündür.
Allah'ın (Celle Celaluhu) kullarına vermiş olduğu en büyük nimet ve kolaylık, ona inanç noktasında bir tercih yapma fırsatı ve iradesini vermiş olmasıdır.
Gerçekten dinde zorlama yok mudur?
Kolaylaştırıcı olan İslam dini bir kimsenin iman etmesi için zorlanmasını kabul etmez.
Zira İslam dini delilleri ve hükümleri ile apaçık ortadadır bu yüzden İslam'a girmek için insanları zorlamaya gerek yoktur. Ve elbette İslam'ın da buna ihtiyacı yoktur.
Hakikat arayışında olanın hakikate zorla yönlendirilmesine zaten lüzum yoktur.
Zira Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem) de tebliğ ve davetle mesul olmasına rağmen bu ayetin emriyle iman etmesi hususunda kimseyi zorlamamıştır. Ve amcası Ebu Talip buna örnektir.
Ve yine aynı şekilde Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem) Medine'de yahudi ve hristiyanlar olmasına rağmen onlara zorla namazı zekâtı ve diğer İslami emirleri dayatmamıştır.
Bununla beraber güzel bir üslup ile İslam'a davet ederek İslam (Medine) topluluğunu ihya ve inşa etmiştir.
Kur anın "Sen onların üzerinde zorlayıcı değilsin" yani sen onları inanmaya zorlayıp zorla imana getirebilecek değilsin.
Allah'a iman ancak tebliğ ile olur zorla ya da baskı ile değil.
Çağımızda ise İslam dininin emir ve sorumluluklarını yerine getirmekte şeytanın vesveselerine kananlar o ilahi emirlere uymamak için bu ayeti bir bahane olarak görüp tüm sorumluluklarını bir kenara atıp kulluk vazifesini yerine getirmeyip nefsin hevasına uyuyor.
"Dinde zorlama yoktur" ifadesine sığınmak İslami emirleri yerine getirmeye engeldir. Çünkü meseleye böyle bakanın Rıza-i İlahi gibi bir gayesi ve derdi yoktur. Zaten derdi olmayanın davası da yoktur.
Müslümanların kendi inançlarını korumak için Allah'ın emirlerine uyma zorunluluğu vardır.
Örneğin; Müslüman olan birinin ben namazın farz oluşunu kabul ediyorum ama namaz kılma konusunda beni zorunlu kılamazsınız zira dinde zorlama yoktur diyemez, bunu kendine kalkan edemez. Tüm emir ve nehiyler için de bu böyledir.
İbn-i Kesir'in tefsirine göre de bu ayet kafirler için geçerli olup Müslümanlar için zorunlu ibadetlerin (namaz, oruç, zekât ve tesettür) yerine getirilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Ama Müslümanların ise emir ve direktiflere uymada mesuliyet sahibi olduklarını belirtmiş, emir ve nehiylere uymayanlara şer'i çerçevede ceza uygulamıştır.
Halife Hazreti Ebubekir'in döneminde riddet olayları cereyan etmiş. O dönemde Allah Resulü'nün vefatına yakın İslam'a yeni girmiş olan ama İslam henüz gönüllerine yerleşmemiş bazı kabileler zekât vermek istemediler. Namaz kılacaklarını ancak İslam devletine zekât vermeyeceklerini belirttiler. Bunun üzerine Hazreti Ebubekir onlara savaş ilan etti. Hazreti Ömer, Hazreti Ebubekir'e "La ilahe İllallah" diyenlerle savaşılmayacağını söylemesine rağmen Hazreti Ebubekir kararından vazgeçmemiş ve kararında da isabet etmiştir.
Dinde zorlama yoktur ayetinde iman aşamasında zorlama yoktur; ancak kişi iradesi ile Müslüman olduktan sonra, dini sorumluluklar başlar ve dinin hükümleri "isteğe bağlı" olmaz. Toplumsal hukuk ve cezaların olmayacağı anlamına gelmez.
Allah'a emanet olun.