Osteoporoz, kemik yoğunluğunun azalmasıyla kemiklerin zayıflayıp kolay kırılabilir hale gelmesiyle ortaya çıkan bir hastalıktır. En çok omurga, kalça ve el bileği kemiklerinde görülür ve genellikle belirti vermeden ilerler. Ancak kemik kırıklarıyla fark edilebilir hale gelir.
Doç. Dr. İnanır, osteoporozun özellikle menopoz sonrası kadınlarda daha sık görüldüğünü belirtti. Türkiye Osteoporoz Derneği’ne göre, 50 yaş üzeri her üç kadından biri ve her beş erkekten biri bu hastalıktan etkileniyor. Menopozla birlikte kadınlık hormonlarında yaşanan azalma, kemik kaybını hızlandıran başlıca etkenlerden biri olarak gösteriliyor.
Erkeklerde ise daha yüksek kemik kütlesi, testosteron hormonunun koruyucu etkisi ve menopoz benzeri bir sürecin yaşanmaması, osteoporozun daha seyrek görülmesini sağlıyor.
Belirtiler ve risk faktörleri
Hastalığın en yaygın belirtisi sırt ve bel ağrılarıdır. Bu ağrılar, kemikteki mikro kırıklardan kaynaklanır. Ayrıca boyda kısalma ve kamburlaşma gibi fiziksel değişiklikler de hastalığın ileri evrelerinde ortaya çıkabilir.
Risk faktörleri arasında ileri yaş, genetik yatkınlık, yetersiz kalsiyum ve D vitamini alımı,
Osteoporoz tanısı, DEXA (kemik yoğunluk ölçümü) yöntemi ile konuluyor. Erken dönemde hastaya uygun egzersiz programları ve yaşam tarzı değişiklikleri öneriliyor. İlaç tedavisi ise hastalığın seyrine göre kişiye özel olarak düzenleniyor.
İlerlemiş vakalarda kırıkların neden olduğu ağrılar için korse tedavisi veya çeşitli girişimsel yöntemler de uygulanabiliyor.
Korunmak mümkün
Kemik erimesinden korunmak için çocukluktan itibaren dengeli ve kalsiyum-D vitamini açısından zengin beslenme, düzenli fiziksel aktivite, güneş ışığından faydalanma büyük önem taşıyor. Ayrıca sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durmak da riskleri azaltıyor.
Doç. Dr. İnanır, düzenli sağlık kontrolleriyle osteoporozun erken evrede tespit edilip tedavi edilebileceğini vurguladı.





