Osmanlı Devleti’nin 34. padişahı olan Sultan II. Abdülhamid, 1876 yılında tahta çıktı ve 33 yıl süren saltanatı boyunca devletin hem iç hem de dış politikalarında belirleyici bir rol oynadı. Bu dönem, imparatorluğun siyasi istikrarsızlıklar, reform talepleri ve uluslararası baskılarla karşı karşıya kaldığı bir süreç olarak kayıtlara geçti.
II. Abdülhamid, tahta çıktıktan kısa bir süre sonra Kanûn-ı Esâsî’yi ilan ederek I. Meşrutiyet’i başlattı. Ancak 1877–1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nın ardından meclisi süresiz tatil ederek yönetimi büyük ölçüde merkezileştirdi. Bu tarihten itibaren yönetim anlayışı, sıkı denetim ve kontrol mekanizmalarına dayalı bir yapıya evrildi.
Bu dönemde öne çıkan kurumlardan biri, kamuoyunda “hafiye teşkilatı” olarak bilinen istihbarat ağı oldu. Resmî bir kurum kimliği taşımamakla birlikte, saraya bağlı çalışan bu yapı; devlet memurları, basın, askerî çevreler ve muhalif gruplar hakkında bilgi toplamakla görevliydi. Amaç, yönetim aleyhine gelişebilecek faaliyetlerin erken tespit edilmesi ve devlet güvenliğinin sağlanmasıydı. Toplanan raporlar doğrudan padişaha sunuluyor, bu bilgiler doğrultusunda idari ve siyasi kararlar alınıyordu.
20.yüzyılın başlarında Osmanlı topraklarında muhalif hareketler giderek güç kazandı. İttihat ve Terakki Cemiyeti öncülüğünde gelişen muhalefet, 1908 yılında II. Meşrutiyet’in yeniden ilan edilmesini sağladı. Bu gelişme, padişahın yetkilerinin önemli ölçüde sınırlandığı yeni bir dönemin başlangıcı oldu.
1909 yılında İstanbul’da meydana gelen ve tarih literatürüne “31 Mart Vakası” olarak geçen olayların ardından, Meclis-i Mebusan ve Meclis-i Ayan’ın ortak kararıyla Sultan II. Abdülhamid tahttan indirildi. Tahtan indirilme gerekçeleri arasında anayasal düzeni ihlal ettiği ve ülke yönetiminde istikrarsızlığa yol açtığı yönündeki değerlendirmeler yer aldı. Yerine kardeşi Sultan V. Mehmed Reşad geçirildi.
Tahttan indirilişinin ardından Selanik’e, daha sonra İstanbul’a getirilen II. Abdülhamid, Beylerbeyi Sarayı’nda zorunlu ikamete tabi tutuldu. 1918 yılında 75 yaşında kalp yetmezliği nedeniyle vefat etti.
II. Abdülhamid dönemi, hafiye teşkilatı uygulamaları, merkezi yönetim anlayışı ve siyasi gelişmeleriyle Osmanlı tarihinin en çok incelenen ve tartışılan dönemlerinden biri olmayı sürdürmektedir.