Bu rahatsızlık, bireyin hem kişisel hem de sosyal hayatını olumsuz yönde etkileyebiliyor.
Karar veremeyen, "hayır" diyemeyen bireyler…
Bağımlı kişilik özellikleri gösteren kişiler; sorumluluk almaktan kaçınan, kendi kararlarını almadan önce mutlaka bir yakınından – özellikle anne veya babasından – onay bekleyen bireylerdir. Bu kişiler, karşısındakine “hayır” demekte zorlanır ve başkalarıyla fikir ayrılığı yaşamaktan çekinir. Yalnız kaldıklarında kendilerini huzursuz ve yetersiz hissedebilir, terk edilme korkusuyla ilişkilerinde bağımlı bir tutum sergileyebilirler.
Eşler genellikle şikayetçi
Özellikle evli çiftlerde bu durum daha belirgin hale gelir. Bağımlı kişilik özelliğine sahip bireyler, eşlerinden çok ebeveynlerinin görüşlerine önem verebilir. Bu durum, ilişkilerde gerginlik yaratabilir ve eşlerin “ikinci plana atıldıklarını” hissetmelerine neden olabilir. Bu kişiler için "aşırı anneci" ya da "babaya bağımlı" gibi tanımlar yapılması yaygındır.
Kökeni çocukluk dönemine uzanıyor
Uzmanlara göre, bağımlı kişilik bozukluğunun temelleri çocukluk yıllarına, özellikle 1,5 ila 3,5 yaş arasındaki döneme dayanıyor. Bu dönemde ebeveynin baskıcı ve aşırı koruyucu tutumu, çocuğun özgüven geliştirmesini engelleyebiliyor. Çocuk, kendi başına bir şey yapamayacağına inanarak büyüyor ve bu durum zamanla kişilik yapısına dönüşüyor.
Çözüm için bilinçli ebeveynlik önemli
Bu kişilik yapısı fark edilmediği takdirde yetişkinlikte ciddi sorunlara yol açabiliyor. Uzmanlar, çocukların bireysel gelişimlerini desteklemek ve onları aşırı kontrolcü davranışlardan korumak gerektiğini vurguluyor. Ebeveynlerin bilinçli yaklaşımı, ileride bağımlı kişilik özelliklerinin gelişmesini önleyebilir.





