Peygamber Sevdalıları Vakfı, özellikle günümüz İslam coğrafyasının içinde bulunduğu işgal ve zulüm ortamından kurtulabilmesi için hicret sonrası kurulan İslam kardeşliğinin yeniden tesis edilmesi gerektiğini belirtti.
Vakıf adına hazırlanan mesajı, Yönetim Kurulu Üyesi Yakup Kaya kamuoyuyla paylaştı. Kaya, mesajında şu ifadelere yer verdi:
"Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a (Celle Celaluhu), selat ve selam hicreti bizlere bir yol olarak benimseten, hak ve hakikat uğruna her türlü bedelin ödeneceğini hayatıyla gösteren kutlu Nebi’ye (aleyhi selatu ve’s-selam) ehl-i beytine ve kıyamete kadar O’nun yolunu sürdürenlere olsun.
"…Onlar ki hicret ettiler, yurtlarından çıkarıldılar, benim yolumda eziyete uğradılar, çarpıştılar, öldürüldüler. And olsun ki ben onların günahlarını örteceğim ve onları altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Mükâfatın en güzeli Allah katındadır." (Al-i İmran 195)
Hicret, bir kaçış değil; İslam davasında nebevi bir merhale, bir aşamadır. Hicret; İslam’ı yaşamanın mümkün olmadığı bir beldeden, İslam’ı yaşamanın mümkün olduğu bir beldeye yol almak demektir. Hicret, insanlığın kurtuluşu için her türlü bedeli göze alarak karşılıksız iyilik yapma düsturu ile hareket eden iyilik elçilerinin kendilerini insanlığa adamalarıdır. Hicret, insanlığın fıtratına dönüş davetidir. Zira İslam gelmeden önce zulüm ve adaletsizlik had safhadaydı. Gönüllere yerleşen İslam, adaletle hareket eden bir yönetim anlayışını sunarak insanlığın iliklerine kadar hissettiği bu zulüm dönemini sona erdirmiştir.
Hicret, kardeşliktir. Müslüman Müslümanın kardeşidir. Öyle bir kardeşlik ki daha önce birbirlerini hiç tanımayan insanlar İslam kardeşliği ile yeniden hayat buldular. Tüm toplumlar kendi tarihlerinde en önemli olarak gördükleri hadiseyi, kullandıkları takvimlerine başlangıç kabul etmişlerdir. Aynı şekilde Hicret hadisesi, sonuçlarına bakıldığında İslam dünyasında o kadar önemli bir yer tutar ki takvimimize başlangıç olarak kabul edilmiştir. Bugünün Müslümanları olarak elimizden alınan tarih bilincimizi geri almalı, Hicri takvimi hayatımızda daha çok görünür hale getirmeliyiz.
Kan ve gözyaşına boğulmuş, ihtilaflarla güçsüzleştirilmiş, işgal altındaki İslam coğrafyasının özgürlüğüne tekrar kavuşması için hicret sonrası kurulan İslam kardeşliğini yeniden tesis etmeliyiz. Kur’an’a ve Sünnete sarılıp bunların anlaşılması ve yaşatılması için gayret gösterilip basit meseleler yüzünden tarihteki ihtilaflara düşmemeliyiz.
Bu vesileyle Peygamber Sevdalıları Vakfı olarak Hicri yılbaşının İslam’ın hâkimiyeti için çalışanlara feyiz ve direniş getirmesini; Müslümanlar arasında vahdet, kardeşlik ve uyanışa vesile olmasını; zülüm altında inleyen başta Gazze olmak üzere tüm İslam beldelerindeki Müslüman kardeşlerimize kurtuluş ve zaferi müjdelemesini Cenab-ı Allah’tan tüm samimiyetimizle dileriz."




