Gerçek adı Ebû Bekir Muhammed bin Zekeriya er-Râzî olan bu büyük düşünür, miladi 865 yılında İran’ın Rey şehrinde doğdu. Orta Çağ’da Batı dünyasında “Rhazes” ismiyle tanındı. Çok yönlü bir ilim adamı olan er-Râzî, özellikle tıp, kimya, felsefe ve matematik alanlarındaki katkılarıyla bilim tarihinin öncülerinden biri kabul edilir.
Tıbbın babası olarak anılıyor
Ebû Bekir er-Râzî, dönemin en yetkin hekimlerinden biri olarak, tıbbi bilgileri sistematik hale getiren ilk kişilerden biri olmuştur. “El-Hâvî” adlı eseri, yüzyıllar boyunca Avrupa’daki tıp fakültelerinde temel kaynak kitap olarak okutulmuştur. Aynı zamanda çiçek ve kızamık hastalıklarını birbirinden ayıran ilk doktor olarak da tıp literatürüne geçmiştir. Bu alandaki gözlemleri ve analizleri, modern epidemiyoloji çalışmalarının temelini oluşturmuştur.
Kimya ve felsefede derin izler
Tıbbın yanı sıra kimya ile de ilgilenen er-Râzî, bu alanda yaptığı deneysel çalışmalarıyla simyadan bilime geçiş sürecine katkı sağladı. Özellikle asitler üzerine yaptığı araştırmalar dikkat çekmiştir. Felsefeyle de yakından ilgilenen Râzî, aklı ön planda tutan yaklaşımıyla özgür düşüncenin savunucularından biri olarak bilinir.
Bilgiye olan açlığıyla tanındı
Er-Râzî, ömrü boyunca ilmi araştırmalardan geri durmamış, özellikle gözleme ve deneye dayalı bilimsel yöntemleri benimsemiştir. Her yeni bilgiyi sorgulayan ve deneylerle test eden yaklaşımı, onu zamanının çok ötesine taşıdı.
Vefatı ve ardında bıraktığı miras
925 yılında hayata veda eden Ebû Bekir er-Râzî, yaklaşık 60 yıllık ömrüne yüzlerce eser ve bilimsel katkı sığdırdı. Tıp başta olmak üzere birçok alanda bıraktığı etkiler, sonraki yüzyıllarda hem İslam dünyasında hem Batı’da yankı buldu.
Bugün er-Râzî, yalnızca bir hekim değil; bilimsel yöntemin gelişmesinde öncü, özgür düşüncenin savunucusu ve insanlığa hizmet etmiş büyük bir entelektüel olarak hatırlanıyor.



