7 Ekim 2023 günü sabahıyla başlayan Aksa Tufanı Operasyonu’nun ilk anlarından itibaren Diyarbakır’da çeşitli etkinlikler düzenleyen Peygamber Sevdalıları Vakfı, bir buçuk yıldan fazla süredir devam eden katliam ve soykırıma dikkat çekmek amacıyla kitlesel basın açıklaması düzenledi.

Merkez Kayapınar ilçesi Yenihal Köprülü Kavşağı’nda düzenlenen basın açıklaması öncesinde bir konuşma yapan HÜDA PAR Eğitim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yahya Oğraş, İşgalci Siyonistlerin soykırıma devam ettiğini belirtip, Gazze’de katliam devam ettiği müddetçe meydanları terk etmediklerini ifade etti.


"Gazze halkının yanında yer almak için meydanlardayız ve meydanlarda olmaya devam edeceğiz"

Oğraş,“Bizler de yaklaşık 20 aydır halkımızla tepkimizi en gür bir şekilde dile getirmek, safımızı ve tavrımızı net olarak ortaya koymak ve Müslüman halkımıza ses olabilmek adına düzenli bir şekilde basın açıklamamızı, tepkilerimizi, duruşumuzu ortaya koyduk ve koymaya devam edeceğiz inşallah. Biz bu konuda tavrımızı ortaya koyarken birincisi Kudüs ve Mescid-i Aksa, Allah tarafından kutsal görüldüğü mukaddes kılındığı bir mekan ve bir mabet olduğu için Allah indinde kıymetli olan bizim için de kıymetlidir, değerlidir ve biz bu mukaddes beldelerimize sahip çıkmak için meydanlarda olmaya devam edeceğiz inşallah. İkincisi Gazze’de devam eden bir soykırım ve katliam var. İşgalci siyonistlerin barbarca ve gaddarca yapmış oldukları eylemler sadece onları bağlamıyor. Çünkü arkalarında emperyalizm var. Arkalarında büyük şeytan Amerika var. Bizde dünya müstekbirlerinin karşısında mazlum Gazze halkının yanında yer almak için meydanlardayız ve meydanlarda olmaya devam edeceğiz.” dedi.

“Müslümanlar olarak biz halk olarak kendi senaryosu yazmazsak başkaları tarafından yazılmış olan senaryoda bize biçilen rol neyse onu oynayacağız. O yüzden kendi tarihimizi ve seneryomuzu kendimiz yazmalıyız.” diye belirten Oğraş, “Gazze'de tarihte görülmemiş bir mücadele ortaya koyan HAMAS’a selam oldun! Kahraman mücahit kardeşlerimizin Rabbim yardımcıları olsun. Onlar zulme boyun eğmeyecekler. Onlar ancak Allah’a boyun eğip teslim olacaklar. Gazze’deki HAMAS mücahitlerine ve Yemen'deki kıyam ruhunu taşıyan kardeşlerimize Diyarbakır'ın selam gönderiyoruz.” ifadeleriyle konuşmasını sonlandırdı.

“Uluslararası toplum, Gazze'de soykırıma maruz kalan kardeşlerimizin akan kanını durdurmakta aciz kalmıştır”

Basın açıklamasını Peygamber Sevdalıları Vakfı adına Habip Akdoğan okudu.

siyonist işgal rejiminin Filistin topraklarını işgal ettiği günden bu yana işlemediği cürüm, katliam ve soykırımın kalmadığını belirten Akdoğan, Filistinli Müslümanların her türlü hak ihlallerine maruz kalmakla beraber siyonistler tarafından katledildiğini, arazilerine el konulduğunu, ev ve yaşam alanlarının gasp edildiğine vurgu yaptı.

Gazze'de insanlık haysiyetini ayaklar altına alan siyonist rejimin işlediği suçların her geçen gün katlandığına dikkat çeken Akdoğan, "Bir millet dünyanın gözleri önünde yıkım, talan, açlık, kıtlık, insani tüm ihtiyaçlardan yoksun bırakılarak ölüme terk edilmektedir. Bir avuç siyonist tüm dünyanın gözlerinin içine baka baka bu cürümleri işlemektedir. Uluslararası toplum, Gazze'de soykırıma maruz kalan kardeşlerimizin akan kanını durdurmakta aciz kalmıştır. Gücü ve iktidarı elinde bulunduran devlet idarecileri başta olmak üzere bu zulümlere seyirci kalan tüm insanlık ailesi ve İslam ülkeleri büyük bir vebal altındadır." dedi.

"siyonist rejim, işgal politikalarını Gazze dışına da taşımıştır"

İslam ülkelerinin sessizlik ve ihtilaflarından istifade eden siyonist işgal rejiminin Gazze'nin yüzde 90'ından fazlasını enkaza çevirdiğini kaydeden Akdoğan, "7 Ekim 2023'ten bu yana 55 bine yakın kardeşimiz şehid, 130 bine yakını ise yaralanmıştır. 20 binden fazla kardeşimiz enkaz altında olup henüz naaşlarına ulaşılamamıştır. Şehid ve yaralıların yüzde 70'den fazlası bebek, çocuk ve kadınlardan oluşmaktadır. Sınır kapılarını işgal eden siyonist rejim, Gazze'ye insani yardımların ulaşmasına engel olmaktadır. Bunun neticesinde bir halk, açlık, kıtlık ve ilaçsızlıkla ölüme terk edilmektedir." ifadelerini kullandı.

Akdoğan, "Gazze'de yaklaşık 2 milyondan fazla kardeşimiz, yüksek derecede akut gıda güvensizliği ile karşı karşıya bırakılmıştır. 495 bin kardeşimiz aşırı açlıktan ölme yol açabilecek hastalıklara yakalanmıştır. 50 binden fazla çocuk akut yetersiz beslenme yüzünden tedaviye muhtaç hale gelmiştir. İslam aleminin Gazze'deki soykırımı durduracak askeri, siyasi, ekonomik ve bürokratik adımları atmaması siyonistlere cesaret vermiştir. Bunun neticesinde siyonist rejim, işgal politikalarını Gazze dışına da taşımıştır." şeklinde konuştu.

"siyonist zulme karşı bölgesel müdahale gücü oluşturulmalı, somut adımlar atılmalıdır"

İşgal rejiminin yayılmacı politikalarını Lübnan'a, Suriye'ye ve Yemen'e saldırarak işgalin Gazze ile sınırlı kalmadığını gösterdiğini sözlerine ekleyen Akdoğan, tüm bu saldırılar ve ihlaller yaşanırken hala dengeleri gözetleyen, küçük çıkarlarının kaybolmasından korkan bir İslam dünyasının varrlığına dikkat çekti.

Akdoğan, "Vaat edilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden siyonist rejim, Filistin, Lübnan ve Suriye'den sonra gözünü dikeceği yer, Türkiye'dir. İnsanlık ailesinin baş belası siyonist rejimin modern çağ zulümlerini durdurmanın vakti çoktan gelip geçmiştir. siyonist zulme karşı bölgesel müdahale gücü oluşturulmalı, somut adımlar atılmalıdır. Türkiye başta olmak üzere, vicdan sahibi ülkeler bu gücü oluşturmalıdır. "Kudüs İttifakı" kurularak Gazze, Kudüs ve Mescidi Aksa işgalden kurtarılmalıdır."

"Direnişe, silah, mühimmat, lojistik ve teknolojik destek verilmelidir"

"Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir." Ayeti kerimesiyle açıklamasına devam eden Akdoğan, dünyanın özgür halklarından ve vicdan sahibi devlet liderlerinden taleplarini şu şekilde sıraladı:

-Açlık, kıtlık ve ilaçsızlıktan dolayı bir halkın yok olması tüm insanlık aleminin yok olması anlamına gelecektir. İnsanlığın haysiyetini omuzlamak için, sınır kapıları derhal açılmalıdır. Gazze'de insani krize bir an önce son verilmelidir.

-Günümüzün Kuvâ-yi Milliyesi olan HAMAS, siyasi, bürokratik ve askeri olarak desteklenmelidir.

-İşgal rejimine karşı direnişe, silah, mühimmat, lojistik ve teknolojik destek verilmelidir.

-Tarih boyunca verdikleri sözleri tutmayan siyonistler, ateşkes anlaşmasına sadık kalmamıştır. İşgal rejiminin ateşkes anlaşmasına geri dönmesi için ciddi yaptırımlara tabi tutulması gerekmektedir.

-Netenyahu'nun ateşkes müzakerelerini sabote etmesine ve oyalama stratejisine müsaade edilmemeli, askeri seçenekler masaya yatırılarak, barış gücü hareketi başlatılmalıdır.

-HAMAS'ın Gazze'de kalıcı ateşkesin sağlanması yönündeki şartlarına destek verilecek adımlar atılmalıdır.

-Uluslararası kararlar neticesinde, Gazze'de kalıcı ateşkesin sağlanması, işgalcilerin Gazze'den çekilmesi, Gazze'nin yeniden imar edilmesi, insani yardımların ulaştırılmasına yönelik söz konusu kararların pratikte yerine getirilmesi için siyonist şer ittifakına karşı baskı yapılmalıdır.

-Filistin devletinin tanınması ve Gazze'de soykırımın durdurulması için çaba sarf eden devletlerin ve uluslararası alanda bu yönde başlatılan tüm girişimlere destek veriyoruz.

-siyonist işgal rejimine destek sağlayan ürünleri boykot etmeye devam ediniz. Boykot en büyük silah olduğunu unutmayalım. Bir dönem değil, ömür boyu boykot bilinci ile hareket edilmelidir.

-siyonist işgal rejimi, denize dökülüp haritadan silinene kadar azim ve kararlılıkla Kudüs davasını savunmaya devam edeceğiz. Gazze'nin kahraman halkına, izzeti kuşanan liderlerine, siyonist işgale direnen mücahitlere selam olsun.

Muhabir: Kazım Şanlı