Hastaneden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Hanoğlu, Dünya Alzheimer Günü dolayısıyla yaptığı değerlendirmede, hızla artan Alzheimer’ın kişilerin günlük yaşam becerilerini etkileyerek bağımsızlığını kaybetmesine yol açtığını ifade etti.

Son yıllarda hastalığın seyrini yavaşlatabilen tedavilerin geliştirildiğini aktaran Hanoğlu, “Bu tedaviler yalnızca erken tanı konulan vakalarda işe yarıyor. Erken tanı ve yeni tedavi yöntemleri hastalığın seyrini yavaşlatmada kritik rol oynuyor” dedi.

Alzheimer’ın beyinde “amiloid” ve “tau” adı verilen proteinlerin birikimiyle ortaya çıktığını hatırlatan Hanoğlu, bu süreçlerin hastalık başlamadan 10–20 yıl önce meydana gelebildiğini kaydetti. Hanoğlu, Türkiye’de amiloid PET yöntemiyle biyolojik tanı konulabildiğini, ayrıca kandan bakılabilen yeni biyomarker testlerinin de umut vadettiğini aktardı.

“Biyolojik özellikleri taşıyan herkes Alzheimer’a ilerlemiyor”

Alzheimer’ın demans döneminde kişinin günlük yaşam becerilerini kaybetmeye başladığını belirten Hanoğlu, daha erken evrelerde farklı tabloların görüldüğüne dikkati çekti.

“Hafif bilişsel bozukluk evresinde günlük yaşamı etkilemeyen ancak nöropsikolojik testlerle saptanabilen kayıplar ortaya çıkıyor. Bunun bir önceki safhası olan subjektif bilişsel bozuklukta ise kişi unutkanlıktan şikayetçi olmasına rağmen testlerle bile belirgin bir değişiklik ortaya konulamıyor” diyen Hanoğlu, artık yalnızca hastalık ortaya çıktıktan sonra değil, risk taşıyan kişilerin de takip edilmesi gerektiğini vurguladı.

“Biyolojik özellikleri taşıyan herkes Alzheimer demansına ilerlemiyor. Yeni araştırmalarımız, risk faktörlerini belirleyerek hastalık ortaya çıkmadan önlem almaya odaklanıyor. Alzheimer’da erken tanı, sadece tedavi seçeneklerini değil, hastaların yaşam kalitesini de önemli ölçüde etkiliyor” ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA