Diyarbakır’da 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı bahanesiyle kaldırım taşlarına yazılan sözde “edebi beyitler”, aslında Kürt halkının manevi önderi olan alimlerin, şeyhlerin ve mutasavvıfların derin anlamlar taşıyan sözleriydi. Ancak bu sözler duvarlara değil insanların ayaklarının altına yazıldı. Bu açık bir saygısızlık ve inanç değerlerine yapılan aleni bir hakarettir.
Yüz yıllardır halkın gönlünde taht kurmuş, ilmiyle, irfanıyla toplumun yolunu aydınlatmış şahsiyetlerin sözlerini yerle bir edip üzerine basılacak hale getiren anlayış, sonra da buna tepki gösteren halkı hedef gösterdi. Yazıları kaldıran veya sildiği iddia edilen kişiler "saldırgan" ilan edildi. DEM Parti Milletvekilleri ise bu durumu Meclis’e taşıyarak, halkın inanç tepkisini "vandallık" olarak gösterme çabasına girdi.
Asıl sorulması gereken şu: Hangi akıl, hangi izan, hangi vicdan bir din aliminin sözünü yere yazmayı kültürel faaliyet sayabilir? Bu, kültürü yaşatmak değil, kültürü tahkir etmektir.

Bu, halkın manevi önderlerine, geçmişine, inancına ve değerlerine karşı yapılan planlı bir saygısızlıktır. Kaldırımda yürüyerek ezilecek sözlerle kültür yaşatılamaz, kimlik korunamaz. Buna itiraz eden vatandaş, inancını ve onurunu savunmuştur.
Gelin gerçekleri ters yüz etmeyin: Ayak altına alınan şey halkın hafızasıdır. O hafızayı koruyanlar değil, kirletenler sorgulanmalıdır.





