Anadolu’daki tek örneğiyle dikkat çeken bu özgün yapı, mimarisi ve taşıdığı kültürel mirasla geçmişten günümüze önemli bir rol üstleniyor.

Akkoyunlular döneminde, 1500'lü yıllarda Şeyh Mutahhar Camii’ne ait olarak inşa edilen Dört Ayaklı Minare, adını dört sütun üzerine oturtulmuş yapısından alıyor. Bazalt taştan yapılan bu sütunlar, minarenin hem estetik hem de sembolik bir anlam taşımasını sağlıyor. Halk arasında bu dört sütunun İslam'ın dört mezhebini temsil ettiğine inanılıyor.

Yapı, sadece mimarisiyle değil, aynı zamanda yaşadığı tarihi olaylarla da dikkat çekiyor. 2015 yılında Diyarbakır’ın Sur ilçesinde yaşanan çukur olayları sırasında çatışmalardan etkilenen minarenin ayaklarında hafif düzeyde hasar meydana geldi. Ancak yapılan titiz restorasyon çalışmaları sayesinde tarihi yapı yeniden ayağa kaldırıldı ve orijinal dokusuna sadık kalınarak korunmaya devam ediyor.

Bugün hem ibadethane olarak kullanılan hem de kentin kültürel dokusuna katkı sunan Dört Ayaklı Minare, ziyaretçilerine tarihî bir atmosfer sunuyor. Diyarbakır İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü yetkilileri, minarenin tanıtımı için yeni projelerin yolda olduğunu ve bu eşsiz yapının turizme daha fazla kazandırılması için çalışmalar yürütüldüğünü belirtti.

Tarihle iç içe bir yolculuk yapmak isteyenler için Dört Ayaklı Minare, Diyarbakır’da mutlaka görülmesi gereken yapılar arasında yer alıyor.

Muhabir: Musa Azak