Diyarbakır'a özgü yerel şive, yalnızca bir konuşma biçimi değil; aynı zamanda bölgenin tarihini, mizahını ve sosyal yapısını yansıtan güçlü bir kültürel unsur. Kentin dört bir yanında yankılanan bu dil, halk arasında aidiyetin ve samimiyetin simgesi olarak kabul ediliyor.

Dillerin buluştuğu topraklarda özgün bir ağız

Türkiye'nin dil çeşitliliği bakımından en zengin şehirlerinden biri olan Diyarbakır, kendine özgü ağız özellikleriyle dikkat çekiyor. Yüzyıllar içinde Kürtçe, Zazaca ve Arapçadan etkilerle şekillenen Diyarbakır şivesi; halk arasında günlük yaşamda hâlâ güçlü şekilde varlığını sürdürüyor. Uzmanlara göre bu ağız, sadece kelimeleri değil; konuşanın duygularını ve toplumsal bağlarını da taşıyor.

"Geliyem, napisen lo?" – Diyarbakır şivesinden renkli örnekler

Dil bilimciler tarafından Türkiye Türkçesi'nin Doğu Anadolu ağız grubu içinde değerlendirilen Diyarbakır şivesi, bazı belirgin sözcük ve söyleyiş biçimleriyle öne çıkıyor. İşte halk arasında sıkça duyulan bazı örnekler:

  • "Geliyorum" → "Geliyem"
  • "Ne yapıyorsun?" → "Napisen lo?"
  • "Ben" → "Gı"
  • "Ne zaman" → "Haçan"
  • "Pis, kirli" → "Mındar"

Bu örnekler, Diyarbakır şivesinin hem fonetik hem de sözcük dağarcığı açısından zengin ve kendine has bir yapıya sahip olduğunu gösteriyor.

Sözlü kültürün taşıyıcısı

Diyarbakır şivesi yazılı kaynaklarda çok sık yer almasa da, özellikle halk türküleri, ağıtlar, fıkralar, anılar ve yerel tiyatroda güçlü biçimde yaşatılıyor. Yerel mizah videolarında sıkça kullanılan bu dil, aynı zamanda sosyal medya sayesinde yeni kuşaklara da ulaşıyor. Şiveyle konuşmak, Diyarbakır'da hâlâ mahalle sohbetlerinin, pazar alışverişlerinin ve aile içi sıcak sohbetlerin ayrılmaz bir parçası.

Tarihî bir arka plan: Mezopotamya'nın dili

Binlerce yıllık geçmişe sahip olan Diyarbakır, tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yaptı. Asurlular, Romalılar, Araplar, Selçuklular ve Osmanlılardan izler taşıyan bu şehirde konuşulan ağız, bu tarihsel zenginliği dil yoluyla da yansıtıyor. Diyarbakır şivesi, hem Türkçenin eski dönemlerinden hem de çevre halkların dillerinden gelen sözcüklerle adeta Mezopotamya'nın kültürel bir sentezi niteliğinde.

Genç kuşaklarda değişim olsa da izler silinmiyor

İstanbul Türkçesi'nin eğitim ve medya aracılığıyla daha yaygın hale gelmesi, Diyarbakır şivesinin özellikle genç kuşaklar arasında kullanımını bir miktar azaltmış durumda. Ancak sosyal medya platformlarında bu ağızla yapılan mizahi içerikler, şivenin hâlâ yaşadığını ve ilgi gördüğünü ortaya koyuyor.

Uzmanlardan çağrı: "Bu değer kayıt altına alınmalı"

Dil bilimciler, Diyarbakır şivesinin korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması için akademik çalışmalar yapılması gerektiğine dikkat çekiyor. Üniversitelerde derleme ve belgeleme projeleri önerilirken; bazı eğitimciler ise şive tanıtımının kültürel farkındalık kapsamında okullarda ele alınmasını savunuyor.

Dil sadece iletişim değil, bir aidiyet biçimidir

Diyarbakır şivesi, bu kadim coğrafyanın sesidir. Yalnızca kelimelerden değil; geçmişten bugüne uzanan bir yaşam kültüründen süzülerek gelen bir mirastır. Bugün hâlâ sokaklarda, evlerde, dost meclislerinde yankılanan bu ses, Diyarbakır'ın ruhunu taşımaya devam ediyor.

Muhabir: Kazım Şanlı