Diyarbakır denilince akla gelen ilk sembol, hiç şüphesiz Diyarbakır Surlarıdır. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan bu görkemli yapılar, kentin binlerce yıllık tarihine ışık tutarken kültürel kimliğin de en güçlü temsilcilerinden biri olmayı sürdürüyor.
Dünya üzerindeki en uzun ve en sağlam surlardan biri olan Diyarbakır Surları, yaklaşık 5 kilometreyi bulan uzunluğu, bazalt taşlardan oluşan etkileyici mimarisi ve üzerindeki kitabeler, kabartmalar ve burçlarla ziyaretçilere adeta açık hava müzesi deneyimi yaşatıyor. Kentin geçmişten bugüne taşınan hafızası niteliğindeki bu yapılar, Güneydoğu Anadolu’nun en önemli kültürel mirasları arasında yer alıyor.
Kentin simgesi: Sur içinde yaşam ve tarih bir arada
Diyarbakır Surları, sadece tarihî bir yapı değil; aynı zamanda yüzyıllardır süregelen bir yaşam kültürünün de parçası. Sur içinde yer alan sokak dokusu, geleneksel evler, hanlar, kiliseler ve camiler, kenti ziyaret edenlere eşsiz bir tarih yolculuğu sunuyor. Surların yanı başındaki Hevsel Bahçeleri ise bölgenin tarımsal zenginliğini ortaya koyarak doğa ve tarihin bütünleştiği bir alan oluşturuyor.
Turizmin gözdesi: Yıl boyu yoğun ilgi
Son yıllarda yapılan restorasyon ve koruma çalışmalarıyla daha görünür hâle gelen Diyarbakır Surları, yerli ve yabancı turistlerden büyük ilgi görüyor. Fotoğraf tutkunlarının uğrak noktası olan surlar, aynı zamanda kültür turları kapsamında da kentin en önemli duraklarından biri olarak öne çıkıyor.
Kültürel kimliğin değişmeyen temsilcisi
Diyarbakır’ın binlerce yıllık geçmişini günümüze taşıyan surlar, kentin kültürel zenginliğini ve tarihî mirasını yansıtan en güçlü simge olmayı sürdürüyor. Hem mimari değeri hem de taşıdığı tarihî önemle Diyarbakır Surları, bölgenin kültürel mirasına ışık tutmaya devam ediyor.
Diyarbakır’a yolu düşenlerin mutlaka görmesi gereken bu eşsiz yapı, kentin ruhunu anlamak isteyenler için vazgeçilmez bir durak niteliği taşıyor.




