DİSKİ Genel Müdürlüğü’nün 16 ay süren çalışmaları sonucu 3 bin 452 haneye temiz su sağlandı. Elbette bu gelişme, yıllardır susuzluğa mahkûm edilen köyler için sevindirici. Ancak asıl sorulması gereken şu: Bu köyler neden 2025 yılına kadar içme suyuna ulaşamadı?

Yetkililer, bu hizmeti "yaşam hakkını güçlendirmek" olarak tanımlasa da köylüler için bu gelişme, sevinçle birlikte kırgınlığı da barındırıyor. Çünkü onlar için asıl soru şu: Neden bu kadar geç?

Rakamlarla başarı mı, ihmalkârlık mı?

Lice’nin bir köyünde yaşayan vatandaşlar, yıllardır tankerlerle su taşıdıklarını söyleyerek tepkisini dile getirdi: "Bugün evimizden çeşmeden su akıyor, elbette mutluyuz. Ama yıllarca eşimle birlikte sırtımızda bidon taşıdık. Çocuklarımız okuldan gelip önce su getirmek zorunda kaldı. Bu yıllar bize kim geri verecek?"

Eğil’in bir başka köyünden Ayşe teyze ise gecikmeye dikkat çekti: "Yetkililer çıkıp ‘yaşam hakkını güçlendirdik’ diyor. Biz zaten doğduğumuzdan beri bu hakkı istiyoruz. 2025’e kadar beklemek zorunda mıydık? Bu su yıllar önce de gelebilirdi."

Yetkililer, 53 bin metrelik yeni hat döşendiğini, 47 mahallede 3 bin 452 haneye ilk kez su ulaştırıldığını rakamlarla sıraladı. Ancak bu rakamların ardında, yıllarca tanker parası ödeyen, bazen de yazın susuzluktan tarlalarını ekemeyen insanlar var.

"Başarı öyküsü değil, geç kalınmış bir görev"

DİSKİ yetkilileri “zorlukları aştık” diyerek çalışmaları bir başarı olarak sunuyor. Ancak gerçekte bu, gecikmiş bir görevin yerine getirilmesinden ibaret. Temel bir yaşam hakkının 2025’e kadar ertelenmiş olması, başarının değil ihmalkârlığın göstergesi olarak hafızalarda yer ediyor.

Muhabir: Musa Azak