Soğuk havalarda insanların daha çok kapalı ve kalabalık ortamlarda bulunmasının grip, nezle, farenjit ve sinüzit gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarını artırdığını belirten Demir, bu hastalıkların çoğunun viral kökenli olduğunu, bu nedenle antibiyotik kullanımının çoğu zaman gereksiz olduğunu vurguladı.
Okullarda salgın riski yüksek
Kış aylarında ortak yaşam alanlarında geçirilen sürenin artmasıyla enfeksiyon vakalarının çoğaldığını belirten Demir, “Bu dönemde özellikle okullar çok kalabalık olduğu için öğrenciler sürekli temas halindeler. Gerekli önlemler alınmadığında, bir öğrencinin hastalanması tüm sınıfı hatta okulun tamamını etkileyebilir.” dedi.
Demir, hastanelere başvuran kişilerin önemli bir kısmında yanlış antibiyotik kullanımına rastlandığını ifade ederek, “Viral enfeksiyonlarda antibiyotiklerin hiçbir etkisi yok. Bu ilaçlar yalnızca bakteriyel kaynaklı enfeksiyonlarda kullanılmalıdır.” diye konuştu.
Bağışıklığı güçlü tutmanın yolları
Bağışıklık sisteminin güçlenmesi için dengeli beslenme, yeterli sıvı tüketimi ve hijyenin önemine değinen Demir, “C ve D vitamini alımını artırmak, hastalığın ortaya çıkma riskini azaltır. Özellikle el hijyeni enfeksiyonlardan korunmada ilk adımdır. El hijyenine dikkat edilmesiyle bulaşabilecek hastalıkların yaklaşık yüzde 40-50’si engellenebilir.” ifadelerini kullandı.
Kalabalık ortamlarda uzun süre kalınmaması, ortamın sık sık havalandırılması ve temastan kaçınılması gerektiğini belirten Demir, hasta kişilerin mikropları çevreye yaymamak için hijyen kurallarına daha fazla özen göstermesi gerektiğini söyledi.
“Soğuk hava değil, mikroplar hastalık yapar”
Dr. Demir, toplumda yaygın olan bir yanlışı da düzeltti:
“Soğuk havanın doğrudan enfeksiyona neden olduğu düşüncesi yanlıştır. Soğuk hava tek başına hastalık yapmaz; asıl etken mikroplardır. Ancak soğuk, vücuttaki mukozaları zayıflatır, bu da mikropların daha kolay yerleşmesine neden olur. En önemli adım, mikroplarla teması azaltmak, hijyen kurallarına uymak ve boğaz sağlığı için ılık besinler tüketmektir.”