Meyan şerbetinden halka tatlısına, ayrandan pilava, ciğerden süt mısırına kadar farklı alanlarda çalışan satıcılar, işlerini sadece bir gelir kapısı olarak değil, aynı zamanda bir gelenek ve kültür aktarımı olarak gördüklerini belirtti.
Diyarbakır'ın farklı noktalarında satış yapan satıcılar, Diyarbakır'ın kendine has tatlarını hem yerli halka hem de gelen turistlere sunmaktan mutluluk duyduklarını söyledi.
Halka tatlı ustası Heybet Börü, "Halka tatlımız gelenekseldir. İşimizde geleneksel bir iştir. Bu lezzet geçmişten günümüze gelmiştir. Yaz-kış demeden çalışıyoruz. İşe ihtiyacı olanlara öneriyorum. Çalışmak için güzel bir sektördür." dedi.
Meyan şerbeti satan esnaflardan İrfan Usta "Bu şerbet Diyarbakır’ın geleneksel içeceği. Herkes kolaya yönelse de meyanın yeri ayrıdır. Biz de bu kültürü yaşatmaya çalışıyoruz." dedi.
Sadece yiyecek satıcıları değil, Diyarbakır’ın simgesi haline gelen tesbihçiler de mesleklerinden memnun olduklarını ifade etti.
Bir tesbih satıcısı, "Bu sadece ticaret değil, aynı zamanda bir sabır işi, bir zanaat. Bizim işimizde sohbet de satılır, hikâye de..." sözleriyle mesleğinin manevi yönünü anlattı.
İşsizliğin arttığı dönemde gençlerin kendi işlerini kurmaktan çekinmemeleri gerektiğini vurgulayan bir ciğer ustası, "Bu işin başı emek. Bugün ciğer satıyorum, ama bu bana ekmek kapısı olduğu kadar onur da veriyor. Gençler masa başı iş beklemesin, elinden ne geliyorsa onu yapsın" diye konuştu.
Sokak kültürünün Diyarbakır’ın ruhu olduğunu dile getiren esnaf, şehrin lezzetlerini ve geleneklerini yaşatmaya devam edeceklerini ifade etti.
Her biri farklı bir hikâyeye sahip olan satıcılar, hem geçimlerini sağlıyor hem de kadim kentin sokaklarına renk katmayı sürdürüyor.