SİYONİST APARATLAR-1

Abone Ol

Diyarbakır halkı 7 Ekim 2023’ten bu yana hiçbir zaman meydanları boş bırakmadı, soykırıma maruz kalan Gazze halkının hep yanında oldu illa siyonist aparatlar hariç.

Gazze’ye yönelik saldırılar başladığı günden bu yana, tüm dünya adeta başka bir yöne evirildi. Uyumak, uyanmak, yemek yemek, su içmek… Hayatın en temel eylemleri bile bambaşka bir anlam kazandı. Kalbinde insanlık taşıyan herkes için Gazze, artık sadece bir coğrafya değil; vicdanın, adaletin ve insanlığın sınandığı bir yer haline geldi.

Siyonistlerin aylardır sürdürdüğü bu vahşet ve soykırım, yalnızca Filistinlileri değil, insanlığı derinden sarstı. Ancak tüm bu yıkıma, açlığa, susuzluğa ve abluka altındaki hayata rağmen, Gazze halkı mücadele etmeye devam ediyor. Onların sabrı, direnişi ve sarsılmaz inancı, dünyanın dört bir yanındaki vicdan sahiplerini harekete geçirdi.

Bugün dünyanın pek çok yerinde insanlar Gazze’ye destek için meydanlara iniyor, protestolar düzenliyor. Çünkü orada yaşananlar, sadece Gazze'nin değil, insanlığın ortak meselesi haline geldi. Siyonist vahşeti durdurmak isteyen yüzbinler, şehir şehir, ülke ülke seslerini yükseltiyor.

Bu hassasiyeti en derin şekilde gösteren şehirlerden biri de Diyarbakır. Doğunun bu kadim şehri, bir kez daha vicdanın ve insanlığın sesi olduğunu gösterdi. Geçtiğimiz pazar günü, Diyarbakır halkı Gazze’deki açlık ve kıtlığa dikkat çekmek, ablukanın kaldırılmasını ve temel insani yardımların ulaştırılmasını talep etmek için anlamlı bir yürüyüş düzenledi. Katılım oldukça yoğundu. Genciyle yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle Diyarbakır, Gazze’nin yalnız olmadığını haykırdı.

Ancak bu onurlu tavır, bazı çevreleri rahatsız etmiş olacak ki, sözde akademisyen Cenap Ekinci, bu yürüyüşü ve Diyarbakır halkını Batı’ya şikayet etme cüretini gösterdi. Kullandığı dil, kelimeleri seçme tarzı ve yönelttiği suçlamalar, sadece Diyarbakır’a, Türkiye’ye değil vicdanın yanında yer alan tüm dünya halklarına hakarettir.

HAMAS’ı öven pankartlar üzerinden Diyarbakır’ı “antisemitik söylemlerle dolu bir şehir” gibi göstermeye çalışmak, büyük bir hadsizliktir. O pankartların ardında yatan gerçek, Gazzeli çocukların açlıktan ölmemesi, kadınların bombalar altında katledilmemesi, bir halkın özgürlük mücadelesinin bastırılmamasıdır. Bu gerçeği görmek yerine, Batı’ya “Bakın, Diyarbakır size düşman, HAMAS sempatizanı bir şehir” demek, siyonizmin diliyle konuşmaktan başka bir şey değildir.

Bu sözde profesöre sormak gerekmez mi: Sen kimi kime şikayet ediyorsun? Amerikan emperyalizmini, Batı’nın ikiyüzlü insan hakları söylemini, yıllardır Orta Doğu’da dökülen kanın gerçek sorumlularını mı bize dost belleyeceğiz? Vicdanı olan herkes biliyor ki mesele işgal, zulüm ve adaletsizliktir.

Diyarbakır halkı, tarih boyunca mazlumun yanında olmuştur. Sadece Filistin için değil, dünyanın neresinde bir acı varsa oraya yüreğini uzatmıştır. Bugün de aynısını yapıyor. Batı’ya şirin görünmek için kendi halkını kötüleyen, Gazze’ye destek olanları terör sempatizanı gibi gösteren bir zihniyetin bu topraklarda karşılığı yoktur.

Gazze, sadece bir halkın mücadelesi değil; insanlığın vicdanıdır. Ve Diyarbakır, bu vicdanın sesi olmaya devam edecektir. Kimin dost, kimin düşman olduğunu tarih yazacak.

Ama unutmayın: Bu halk, zulmün kimden geldiğine değil, mazlumun kim olduğuna bakar. İşte asıl medeniyet budur.