Kadim şehrim Diyarbakır, tarihi, kültürü ve misafirperverliği ile bilinen bir şehir. Ama ne yazık ki son yıllarda bu güzide şehir, özellikle bazı bölgelerinde yaşanan olumsuzluklarla gündeme geliyor.
Şehrin en önemli spor tesislerinden biri olan Diyarbakır Stadyumu'nun çevresi, ellilik yolun son noktalarının olduğu civarlar ve şehrin farklı noktaları bölge halkı için huzur veren bir alan olmaktan çıkmış durumda. Akşam saatlerinden itibaren başlayan ve gece yarısına kadar süren manzaralar, bölge halkını isyan noktasına getirmiş durumda.
Huzurun adresi olması gereken Diyarbakır, alkol, uyuşturucu madde satışı ve kullanımı ve fuhuşun sokaklara kadar inmesi toplumun huzurunu kaçırıyor.
Stadyumun çevresi başta olmak üzere şehrin farklı noktaları son yıllarda adeta “açık hava meyhanesine” dönüşmüş bir görüntü sergiliyor. Yol kenarlarına sıra-sıra park edilen araçlar, burada alkol tüketen kalabalık gruplar, yüksek sesli müzikler, gürültü kirliliği ve ahlaki açıdan rahatsız edici davranışlar, çevre halkının günlük yaşamını ciddi şekilde olumsuz etkiliyor. İnsanlar, evlerinin penceresinden dışarıya baktığında huzur değil, kaos ve düzensizlik görüyor. Özellikle kadınlı erkekli grupların bazı uygunsuz davranışları, mahalle sakinleri için adeta bir kabusa dönüşmüş durumda.
Anne babalar, aileler oldukça endişeli. Kötü örnek teşkil eden tavır ve davranışlar ulu orta sergileniyor. Çocukları, gençleri olan aileler çocuklarını koruyamaz oldular. Ahlâklı bir nesil nasıl yetiştirilir?
Bununla birlikte güvenlik endişeleri de artıyor.
Bölge halkı sadece gürültüden değil, aynı zamanda güvenlik risklerinden de endişeli. Gece saatlerinde kavga ve tartışmalar yaşanıyor. Kırık cam şişeleri kaldırımların üzerine saçılıyor. Özellikle çocukların oyun oynadığı alanların hemen yanı başında, alkol şişeleri, çöp ve kırık camlar...
İnsanları canından bezdiren bu manzaralar kabul edilemez. Çoğu kişi, yazın bunaltıcı sıcaklarına rağmen, perdelerini kapatıp içeride kalmayı tercih ediyor.
Aslında bu tablo, sadece huzuru değil, güvenliği de tehdit ediyor. Çocukların ve gençlerin bu ortamlardan olumsuz etkilenme riski, bölge halkını derin bir endişeye sürüklüyor.
İnsanlar, yaşadıkları evlerinde, mahallelerinde artık kendilerini güvende hissetmiyor.
Öte yandan Diyarbakırlıların yaşadığı bu soruna, yerel ve merkezi yönetimler bir çözüm üretmiş değil.
Diyarbakır Valiliği, İl Emniyet Müdürlüğü ve güvenlik birimleri, halkın yaşam alanlarının açık hava meyhanesine dönüşmesine karşı adeta uyuyor. Yaşanan bu soruna karşı valilik ve güvenlik birimleri üç maymunları oynuyor, dersek abartmamış oluruz. Halkın huzuru pek umurlarında değil. Halkın huzuru umurlarında olsaydı, yaşanan bu soruna çoktan çözüm getirmiş olacaklardı. Yasalar ve kanunlar halkın asayişini, güvenliğini ve huzurunu sağlayan valilik ve onun alt birimi olan güvenlik birimlerine yetki vermiş. Halkın huzur ve güvenliği konusunda yetki ile birlikte söz konusu yetkili mercilere sorumlulukta vermiş. Valilik ve İl Emniyet Müdürlüğü yasa ve kanunların vermiş olduğu yetki ve sorumluluklarını yerine getirmediği için bu sorun çözülemiyor. Görevler, makamlar, liyakat esas alınarak yapılmalı. Bir vali ve onun alt birimleri olan emniyet birimleri, birinci derecede görev ve önceliği olan asayişi sağlamıyor ise halkın huzurunu sağlayacak başka bir vali ve emniyet biriminin getirilmesi Diyarbakır halkının vatandaşlık hakkı olduğunu unutmayalım.
Bu tablo bu şekilde devam ederse olan Diyarbakırlılara oluyor, olan halka oluyor.
Valilik, yol kenarlarını açık hava meyhanesine çevirenlere yönelik asayişi sağlayacak şekilde uygulamalarını artırıp, söz konusu kişiler hakkında cezai işlemleri başlatabilir. Halkın huzurunu kaçıranlara yönelik tedbirler alarak, söz konusu caddelerde araçların park edilmesini yasaklayacak türden asayiş denetimlerini uygulayabilir.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, alkol ve uyuşturucu madde kullanılan bu alanlara yönelik önleyici bir düzenleme yapmış değil. Geniş olan bu caddelerin yol kenarına park edilmiş araçları çekici ile oralardan alıp götürebilir. Bu tür halkın huzurunu kaçıranlara yönelik cezai işlem uygulayabilir.
Diyarbakır halkı, ilgili tüm kurumlardan bu soruna acil çözüm bulma, asayiş denetimlerinin artırılması, özellikle alkol tüketiminin halka açık alanlarda tüketilmesini yasaklayan taleplerini dile getiriyorlar. Zira sokakların, parkların ya da stadyum çevresinin alkol tüketimi için kullanılmasına göz yumulması, hem sosyal düzeni, edebi, hayayı, ahlakı bitiriyor, hem de şehir imajını olumsuz yönde etkiliyor.
Halk, bu konuda defalarca şikâyet dilekçesi vermiş ancak ne yazık ki bu soruna kalıcı bir çözüm için gereken hassasiyet gösterilmemiş. Sivil toplum kuruluşları da bu sorunun çözümü için defalarca çağrı yaptı. Gelinen noktada, herhangi bir değişiklik yok maalesef. Yetkililerin sadece geçici değil, köklü bir çözüm üretmesi gerekiyor.
Aslında bu durum, sadece Diyarbakır’ın değil, birçok şehrin ortak sorunu. Ancak bu kez sessiz çoğunluğun sesi daha gür çıkıyor. Çünkü konu, doğrudan yaşam alanlarını, evlerin huzurunu ve çocukların güvenliğini ilgilendiriyor. Gürültü kirliliği, uygunsuz davranışlar ve güvenlik kaygıları birleşince, halkın sabrı taşmış durumda.
Halkın sabrı nasıl taşmasın ki. Gürültü, bağırışlar, kavga sesleri…
Kaldırımda kırık cam şişeler, çöpler... Çocuklar bu görüntülere şahit oluyor ne yazık ki.
Diyarbakır, her zaman kültür ve misafirperverlik şehri olarak anıldı. Bu imajın korunması hem yerel yönetimlerin hem de merkezi yönetimin sorumluluğunda. Stadyum çevresi ve şehrin farklı noktaları güvenli hale getirilmeli.
Halkın ortak kullanım alanlarının güvenli ve huzurlu olması bir lüks değil, bir gereklilik. Bu nedenle yetkililerden beklenen, sadece denetimleri artırmak değil, aynı zamanda farkındalık çalışmaları yapmak, caydırıcı uygulamalar geliştirmek ve halkın huzurunu önceleyen bir planlama hayata geçirmektir.
Diyarbakır halkı, haklı olarak huzurlu ve güvenli bir yaşam alanı talep ediyor. Şehrin güzelliklerini gölgede bırakan bu tabloya karşı, geç kalınmadan somut adımlar atılmalı. Çünkü huzurun kaybolduğu bir şehirde ne güven kalır ne de mutluluk. Diyarbakır, tarihine, kültürüne ve misafirperverliğine yakışır bir düzeni yeniden kazanmalı.