ÖZELEŞTİRİ VE GERÇEKLİKLE YÜZLEŞMEK

Abone Ol

Kürt meselesinde devlet başta olmak üzere PKK ve DEM yapmış oldukları yanlışlıklarından dolayı Kürt milletinden özür dilemelidir.

Devlet geçmişte Kürtlerin varlığını inkar ettiği için özür dilemeli. Kürt köylerini ateşe verdiği için özür dilemeli. Darbelerle ülkeyi yönetirken, Kürtlerin yaşadığı bölgelerde baskı araçlarını kullandığı için özür dilemelidir.

PKK’nin ortaya çıkarmış olduğu şiddet sarmalına tüm Kürtleri dahil ettiği için özür dilemelidir.

PKK ve DEM ise kendisi gibi düşünmeyen Kürtlere karşı CHP mantığı ile hareket edip diğer Kürt hareketlerini ve İslami cemaatleri yok etmek istediği için özür dilemeli. Kendisi gibi düşünmeyen Kürtleri katlettiği için özür dilemeli. Şiddet sarmalından dolayı 100 binin üzerinden katledilen Kürt ve Türk evlatlarının ailelerinden özür dilemelidir.

Devletin geçmişte yapmış olduğu hatalar ve yanlışlıklar her ne kadar CHP döneminde yapılmışsa da sonuçta CHP’de o dönemde devleti temsil eden bir yapıydı. İşi sadece CHP’nin yanlışlarıyla sınırlandırmak yeterli olmuyor. Yapılan yanlışlardan dolayı bir daha aynı yanlışlara düşmemek adına onarmakta gerekiyor.

Türkiye’de yaşayan Kürtler etnik köken bakımından Türklerden sonra en büyük nüfusa sahip bir millet.

Devletin asli kurucuları olan Kürtlere karşı inkar ve asimilasyon politikalarını yürüten CHP Kürt kimliğini inkar etmesinden dolayı etnik milliyetçilik üzerine yapılan yanlış politikalar Kürtlerinde etnik milliyetçilik üzerine hak aramaya sevk etmiştir.

Yüz yıldan fazla bir zamandır çözülemeyen Kürt meselesi, terör baronlarına malzeme üretmeden çözüme kavuşturulmalıdır.

Kürtler, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Konya, Ankara, Kırşehir, Nevşehir ve Aksaray gibi İç Anadolu'nun köylerine yerleştirildiler ve Cumhuriyet döneminde İstanbul, İzmir, Ankara, Adana, Mersin, Gaziantep, Samsun, Tokat, Amasya ve Bursa gibi Türkiye'nin diğer kentlerine göç ettiler.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu 1923 yılından bu yana Şeyh Said kıyamı, Ağrı, Dersim ve Zilan Katliamında kullanılan şiddet ve soykırımdan dolayı devlet gerçekliğiyle yüzleşmeli, Kürt halkından özür dilemelidir.

1980 askeri darbesinin ardından Kürt dilleri kamusal ve özel hayatta resmen yasaklandı. Kürtçe konuşan, yayın yapan veya şarkı söyleyen birçok kişi tutuklandı ve hapsedildi. Türkiye'de Kürtçenin hem devlet okullarında hem de özel okullarda eğitim dili olarak kullanılması o dönemde yasadışı olarak ilan edildi.

PKK ve DEM rakip gördüğü siyasi oluşumlar içinde yer alan ve kendisine tabi olmayan Kürtleri katlederek, korku salarak biat sağlamaya çalıştığından dolayı Kürt halkından özür dilemelidir. PKK’nin katlettiği Kürtlere DEM’in PKK’nin dili ile konuşarak; “iş birlikçi”, “ajan” gibi isimler vererek cinayetlerini meşrulaştırmaya çalıştığı için özür dilemelidir. PKK’nin savunmasız insanları katletmesinin arkasında durduğu için özür dilemelidir.

100 binin üzerinden kürdün kanına girmiş PKK ve onun arkasında duran DEM, Kürtleri şiddet sarmalına kurban ettikleri için özür dilemeli ve öz eleştirisini yapmalıdır.

PKK’nın kendisine alternatif gördüğü sosyalleşme ve siyasal katılım kanallarını ortadan kaldırma çabalarından dolayı DEM ve PKK’a Kürt halkından özür dilemelidir.

Devlette aynı şekilde geçmişe ait yapmış olduğu katliam, inkar, asimilasyon ve hatalarından dolayı özür dilemelidir.

Yoksa her kes kendi hatasında ısrar ederse, bu meselenin çözüme kavuşması daha da gecikecektir.

Şayet CHP, PKK ve DEM geçmişi ile yüzleşmekten kaçmaya devam ederse bu meselenin çözümü onların hatalarını ifşa edip, onların düştüğü hatalardan uzak yeni bir paradigma oluşturulmalı.

Kürtlerin devletin asli kurucusu olarak kabul etmeli, yaklaşık 30 milyon Kürdün konuştuğu Kürtçe ikinci resmi dil olarak kabul edilmeli, bölgede ekonomik kalkınma hamleleri yapılarak sanayileşmeye gidilmeli.

Bu mesele geçmiş ile yüzleşerek hatalarını kabul ederek, geleceğe emin adımlar atılarak çözülecektir.