Yaklaşık 46 yıl süren iktidarı boyunca devlet yönetimi, hukuk düzeni, askerî başarılar ve kültürel gelişmelerle öne çıkan Kanuni, aynı zamanda özel hayatı ve İslami yönüyle de tarihçilerin dikkatini çekiyor.
Devlet yönetiminde Kanuni dönemi
Kanuni Sultan Süleyman, Osmanlı Devleti’nin kurumsallaşma sürecini ileri bir aşamaya taşıdı. “Kanuni” unvanını almasının temel nedeni, şer’î hukukun yanında örfî kanunları düzenleyip yazılı hale getirmesi oldu. Bu kanunlar; vergi sistemi, toprak düzeni, ceza hukuku ve devlet görevlilerinin yetkilerini kapsayarak idari istikrar sağlamayı amaçladı.
Askerî alanda Belgrad ve Rodos’un fethi, Mohaç Meydan Muharebesi ve Orta Avrupa’daki ilerleyiş Osmanlı’nın kara gücünü pekiştirirken; Barbaros Hayreddin Paşa’nın kaptan-ı derya olmasıyla Akdeniz’de deniz üstünlüğü sağlandı. Diplomasi alanında ise Fransa ile kurulan ittifak, dönemin Avrupa siyasetinde denge unsuru olarak değerlendirildi.
Özel hayatı ve Saray İlişkileri
Kanuni Sultan Süleyman’ın özel hayatı, özellikle Hürrem Sultan ile evliliği nedeniyle Osmanlı tarihinde farklı bir yere sahiptir. Hürrem Sultan ile resmi nikâh yapması, saray geleneğinde alışılmadık bir durum olarak kayda geçti. Şehzadeleri arasındaki taht mücadelesi ve Şehzade Mustafa’nın idamı, Kanuni’nin özel hayatında derin izler bırakan olaylar arasında yer aldı.
Şiire ve sanata ilgi duyan Kanuni, “Muhibbî” mahlasıyla yazdığı şiirlerde aşk, adalet ve insanın faniliği gibi temaları işledi. Bu yönüyle sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda sanatla ilgilenen bir entelektüel olarak da anıldı.
İslami yönü ve dini yaklaşımı
Kanuni Sultan Süleyman’ın yönetim anlayışında İslam önemli bir referans noktasıydı. Şer’î hukuka bağlılık, adalet kavramının merkezde tutulması ve ulema ile yakın ilişkiler bu anlayışın temel unsurları arasında yer aldı. Şeyhülislam Ebussuud Efendi ile yürütülen çalışmalar, fetvaların devlet uygulamalarıyla uyumlu hale getirilmesini sağladı.
Kanuni döneminde camiler, medreseler, imarethaneler ve vakıflar aracılığıyla sosyal yardımlaşma kurumsallaştırıldı. Süleymaniye Külliyesi, hem mimari bir eser hem de dini ve sosyal hayatın merkezi olarak öne çıktı. Kaynaklar, Kanuni’nin seferler öncesinde dua ettiği, dini vecibelere önem verdiği ve kendisini “Allah’ın adaleti yeryüzünde tesis etmekle görevli bir kul” olarak gördüğünü aktarıyor.
Kanuni Sultan Süleyman, Osmanlı Devleti’ni siyasi ve askerî açıdan zirveye taşıyan bir hükümdar olarak tarihe geçti. Bununla birlikte özel hayatındaki insani yönleri ve İslami hassasiyetleri, onun sadece bir fatih değil, inancı ve sorumluluk bilinci olan bir yönetici olarak da değerlendirilmesine neden oluyor. Günümüzde Kanuni dönemi, farklı bakış açılarıyla ele alınmaya devam ederken, hem devlet yönetimi hem de dini-sosyal mirasıyla tarihsel önemini koruyor.