Loading...
Mahremiyet, Sorumluluk ve Dijital Çağın İmtihanı
Dijital çağ, insan hayatına büyük kolaylıklar getirdiği gibi, bireysel mahremiyet ve güvenlik alanında da ciddi tehditler doğurmuştur. Artık her tıklamamız, her konum paylaşımımız, her aramamız bir veri haline dönüşüyor ve bu veriler, şirketlerin, devletlerin ve Allah düşmanlarının hedefi oluyor. Bu bağlamda kişisel verilerin korunması, modern çağın en büyük sorumluluklarından biri haline gelmiştir. Peki bu sorumluluk, bir Müslüman için sadece hukuki bir zorunluluk mu, yoksa İslami açıdan da bir "farz" mıdır?
Kişisel Veri Nedir?
Kişisel veri; bir kişinin kimliğini belirlemeye veya belirlenebilir kılmaya yarayan her türlü bilgi olarak tanımlanır.
Örneğin:
· İsim, soyisim
· Adres, telefon numarası
· Kimlik numarası
· Konum bilgileri
· Banka hesapları
· İnternet arama geçmişi gibi veriler bu kapsama girer.
Bu bilgiler, yanlış ellere geçtiğinde insanın güvenliğini, özgürlüğünü ve hatta hayatını tehlikeye atabilir.
Dijital Dünyada Mahremiyetin Önemi
Mahremiyet, dinimizde kutsal bir değerdir. Kur'an-ı Kerim’de:
"Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere, izin almadan ve ev sahiplerine selam vermeden girmeyin. Bu sizin için daha hayırlıdır, umulur ki düşünüp öğüt alırsınız."
(Nur Suresi, 27. Ayet)
buyrularak, kişinin özel alanına saygı gösterilmesi emredilmiştir. Dijital çağda ise evimizin duvarları kodlara ve verilerimize taşınmıştır. Kişisel verilerimiz, adeta modern dünyanın dijital evleri haline gelmiştir.
Modern Bir Farz mı?
İslam’da “zarar verme ve zarara uğrama” prensibi esastır:
"Zarar vermek de, zarara uğramak da yoktur." (Hadis) Bu temel ilkeye göre, insanın kendi şahsi bilgilerini koruması; hem kendisine, hem de başkalarına zarar gelmemesi adına bir yükümlülüktür.
Dolayısıyla:
· Kendi kişisel verilerini korumak,
· Başkalarının verilerini izinsiz kullanmamak,
· Hakkında bilgi toplanan kişileri rızası dışında ifşa etmemek,
bir Müslümanın ahlaki ve dini bir görevi haline gelmiştir.
Bu açıdan bakıldığında, kişisel verilerin korunması yalnızca bir medeni hak değil, aynı zamanda çağımızın modern bir farzı olarak değerlendirilmelidir.
Müslümanlar İçin Özel Tavsiyeler
- Veri Paylaşımında Tedbir: Gereksiz yere konum, kimlik bilgisi gibi kritik verileri paylaşmaktan kaçınmalı.
- Güvenlik Bilinci: Zayıf şifreler kullanmamak, çift aşamalı doğrulama yöntemlerini tercih etmek.
- Sosyal Medyada Sınır: Aile mahremiyetine, özel hayata ait fotoğraf ve bilgilerin ifşasından (paylaşımından) uzak durmak.
Tesettür ve Dijital Mahremiyet
İslami hayat tarzı yalnızca sokakta değil, dijital dünyada da korunmalıdır.
Özellikle hanım kardeşlerimizin dikkat etmesi gerekenler:
- Açık ya da özensiz fotoğraflar çekmekten ve telefonlarında saklamaktan kaçınılmalıdır. Çünkü bir şekilde telefon ele geçtiğinde, veri ihlali olduğunda bu fotoğraflar kötü niyetli kişilerin eline geçebilir.
- Eşinizle veya yakın akrabalarla bile olsa görüntülü konuşmalarda tesettür ve mahremiyet hassasiyetine dikkat edilmelidir.
- Çarşaflı hanımların ve genç kızların sosyal medya platformlarında fotoğraf ve video paylaşması, hem kendi iffetlerine zarar verir hem de toplumdaki tesettür anlayışını zedeler.
- TikTok, Instagram Reels gibi platformlardaki fuhşiyat içerikli videoların izlenmesi, izlenme alışkanlığı oluşturur, kalpte günaha meyil doğurur. Müslümanın bu gibi mecralardan uzak durması farz-ı ayn mahiyetindedir.
Yatak Odasında Telefon Kullanımı
Mahremiyetin korunması adına önemli bir diğer husus:
- Telefonun Yatak Odasına Sokulmaması: Acil bir durum olmadıkça, cep telefonlarının yatak odasına taşınmaması gerekir.
Çünkü:
o Telefonlar, her zaman veri dinlemesi yapabilecek cihazlardır.
o Özellikle kamera ve mikrofonun açık olması durumunda mahrem görüntüler ve sesler kötü niyetli yazılımlar tarafından ele geçirilebilir.
o Ayrıca, yatmadan önce uzun süre ekrana bakmak manevi huzuru azaltır ve ibadetlere engel olur.
Müslüman, evini, odasını ve mahrem alanlarını da korumalıdır. Bu, sadece dünya hayatı için değil, ahiret sorumluluğu için de önemlidir.
Toplum ve Aile İçin Etkileri
Kişisel verilerin ihlali sadece bireyi değil, aileyi ve toplumu da tehdit eder.
· Aile içi güven zedelenebilir,
· Çocuklar, gençler hedef alınabilir,
· Toplumda güvensizlik ve fitne ortamı oluşabilir.
Böylesi bir ortamda İslami bir toplum düzeni inşa etmek mümkün değildir. Dolayısıyla Müslümanlar, teknolojinin sunduğu imkânları kullanırken aynı zamanda mahremiyeti koruma bilinciyle hareket etmek zorundadır.
Verilerimize Sahip Çıkmak, İmanımıza Sahip Çıkmaktır
Kişisel verilerin korunması, sadece bir teknik önlem değil, bir iman meselesidir. Bilgilerimize, mahremiyetimize, ailemize ve toplumumuza karşı sorumluluğumuzun dijital dünyadaki tezahürüdür. Unutulmamalıdır ki, her veri bir emanettir ve her emanetin korunması da İslam ahlakının temel ilkelerindendir