İŞGALE SESSİZLİK, EMEĞE DENETİM: BU MU ADALET?

Abone Ol

Kimsenin ekmeğiyle oynama derdinde değiliz. Ama Diyarbakır’ın kalbi olan Suriçi’nde kaldırımların işgal edilmesi, işportacıların ve seyyar satış tezgâhlarının rastgele kurulması ile ortaya çıkan görüntü…

(Aynı görüntüyü Çin’de pazar yerinde görmüştüm. Sur’da Gazi caddesi, Hindistan’ın veya Brezilya’nın varoşlarında olan hijyensiz bir pazar caddesi haline gelmiş.)

Avazı çıktığı kadar bağırarak satış yapmaya çalışanların yarattığı gürültü…

Kaldırım işgalleri sadece bir düzen sorunu değil, aynı zamanda bir güvenlik sorunudur. Kavga, hırsızlık, madde kullanımı gibi olaylar bu düzensiz alanlarda daha sık yaşanıyor. Bu durum halkta güvensizlik yaratıyor.

Bu kaosu düzeltmek, halkın özgür ve güvenli yaşam alanlarını korumak, kamu görevlilerinin temel sorumluluğu değil midir?

Siz bu şehirde yaşamıyor musunuz? Vatandaşın her gün tanık olduğu bu sorunları siz nasıl göremezsiniz?

Kirasını, vergisini, SGK primini ödeyen; tüm hukuki yükümlülüklerini yerine getiren esnafın suçu ne?

Yasalara uyan esnafa vergi denetmenleri kasanın başına oturup “hasılat denetimi” yaparken, vergisini vermeyen, kaldırımları işgal edenlere neden göz yumuluyor?

Bu sadece bir estetik ya da düzen sorunu değil, aynı zamanda bir “Adalet” sorunudur.

Engelli bireylerin, yaşlıların, çocuklu annelerin kaldırımlarda rahatça yürüyememesi; çocukların ve gençlerin vakit geçirebileceği alanların işgal edilmesi açık bir yaşam hakkı ihlalidir. İnsanlar ne parkta yürüyebiliyor ne kaldırımlarda rahatça dolaşabiliyor.

Görüntü kirliliği, gürültü kirliliği, kayıt dışı ekonomi, güvensizlik, kamusal alan gaspı... Tüm bu sorunlar birbirine zincirlenmiş halde.

Vergisini dürüstçe ödeyen esnafla, kayıt dışı çalışarak vergi vermeyen ve kamusal alanı gasp eden kişiler arasında büyük bir haksızlık oluşuyor. Bu hem devlete zarar hem de topluma ihanettir.

Halk Görüyor, Yetkililer Neden Göremiyor?

Sözüm ona "halkla beraberiz", "halka hizmet ediyoruz" deniyor.

Peki halkın sesi neden duyulmuyor?

Belediyecilik; yalnızca kaldırım taşlarını döşemek değil, bu taşların nasıl ve kimler tarafından kullanıldığını da denetlemektir.

Soru şu: “Hizmeti kim için yapıyorsunuz?” Halk içinse halkın yaşam hakkını koruyun.

Yerel basının, duyarlı yazarların ve halkın tekrar tekrar dile getirdiği bu sorunlar neden dikkate alınmıyor? Neden bu konuda ciddi bir düzenleme ve denetim yapılmıyor?

Valilik ve Belediyenin basından sorumluları bihaber mi?

Bu şikayetler yetkili mercilere iletilmiyor mu?

Bazı çevreler “Diyarbakır’ın tarihi dokusuna zarar gelmesin, kültürel yapısı bozulmasın, turizm imajı zedelenmesin, bize yeni sorunlar çıkarmayın…” diyerek bu meselelerin üzerini örtmeye çalışıyor. Ama biz bu söylemlerin arkasına sığınılmasını istemiyoruz.

Biz daha medeni, daha özgür, daha şeffaf, daha huzurlu bir Diyarbakır istiyoruz.

Ve bu taleplerimizi dile getirmek, kentimizin geleceği için bir sorumluluktur.

Yapılmadığı takdirde insanın aklına ister istemez şu sorular geliyor:

Rant mı var? Çıkar ilişkileri mi var? Daha derin güçler mi devrede? Yoksa bu kaotik ortam birilerinin işine mi geliyor?

Biz; güvenli, temiz, düzenli, adil bir şehir hayal ediyoruz.

Ve bunu sağlamakla görevli olanları; mülki idareci amirleri, belediye yetkililerini ve ilgili kurumları bu sorumluluğa davet ediyoruz.

—Ayrıca ;

Şehrin bir başka noktasında stadyum çevresindeki kaldırım işgalleri, etrafa atılan alkol şişeleri, gecenin geç saatlerine kadar yüksek müzik sesleri, trafik ihlalleri ve halkın canını tehlikeye atan düzensizlik neden görmezden geliniyor?

Diyarbakır halkı artık göz yummayacak.

Diyarbakır halkı artık susmayacak.