"HAYAT YOLCULUĞUMUZDA İRADE VE UMUT"

Abone Ol

İnsanın yaşamı sürdükçe, sorunlarla karşılaşması da kaçınılmaz olacaktır. Bu sorunlar karşısında gösterdiği irade ve duruş, kişinin gelecekteki hayat şartlarını da belirleyerek adeta kaderini şekillendirecektir.

Mutlak kaderle birlikte, cüzî irademizi nasıl kullanacağımız ise tamamen bizim elimizdedir.

Güne iyi başlamak ve hayata pozitif bir enerjiyle bakmak, yaşamın zorlukları karşısında daha dirençli olmamızı sağlayacaktır.

Günlerimizi iyi değerlendirmemiz, karşılaştığımız sorunları fark edip anlamamız, çözüm üretme noktasında daha başarılı olmamıza katkı sağlar.

Her insanın karşılaşacağı sorunlar farklıdır, sağlık, ekonomi, ailevi meseleler… vs. Tüm bunlar aslında insanın problemi değil, imtihanıdır.

Hayatımıza bir yol haritası çizmek ve bu yolda işaretler bırakarak yönümüzü tayin etmek gerekir. Bu işaretlerin neler olduğunu ise, bize fayda sağlayabilecek ehil kimselere danışarak öğrenmeliyiz.

Böylece yoldan sapmaz, imtihanlarımızda daha sağlam bir duruş sergileyebiliriz.

"Bizlerin hayatında yorgunluklar, geçmişte yaşanılan hüzünler, bugünün korkusu ve geleceğin endişesi yer almamalıdır."

Zaman zaman kendimizle muhasebe yapmalı, nerede durmamız, nerede harekete geçmemiz gerektiğini iyi belirlemeliyiz. Çünkü zaman çok kıymetlidir, sürekli hareket halindedir ve asla durmaz.

Durmaksızın akan bu zaman içinde ailemize, arkadaşlarımıza ve çevremize olan yakınlığımızı artırmamız hem bizi hem çevremizi daha iyi bireyler hâline getirecektir.

Fıtratımızda –ya da tıbbî olarak ifade etmek gerekirse– beynimizdeki Amigdala bölgesi, sanki hiç ölmeyecekmişiz gibi bir düşünce üretir. Bu da işlerin ertelenmesine neden olur. Oysa hayat sınırlı ve geçicidir. Kalıcı ve anlamlı bir hayat yaşamak hem bizi hem de çevremizi daha değerli kılacaktır.

Hakikat ortadadır ve saklanmaz, her şeyin bir sonu olduğunu idrak ederek yaşamak gerekir.

Çevremizle güçlü bağlar kurmak, karşımızdakine değer verdiğimizi gösterir. Bu bağlar, kabul gören bir karakteri ortaya çıkarır ve hem bize hem de diğer insanlara fayda sağlar.

Hayatta sadece "ben" değil, "biz'ler" varız.

"Biz" diyebilenler, sorumluluk sahibi bir bilinçle hareket ederek topluma faydalı bireyler hâline gelirler.

Yaşam boyu örnek davranışlar sergileyerek fayda sağlayan bir insan olmayı unutmamalıyız, hayatın duraklarını iyi değerlendirerek umut aşılamalıyız. Bu tutum, bizi ve çevremizi daha iyi bir geleceğe taşıyacaktır. Bu da tamamen bizim elimizdedir.

Hayat, sadece karşılaştığımız olaylar değil, bu olaylara verdiğimiz tepkilerle şekillenir. Bazen en küçük bir adım, en karanlık anda yakılan bir ışık olur. Her bireyin, kendi iç sesine kulak vererek attığı bilinçli adımlar, toplumun da gidişatını etkiler. Bu yüzden bireysel farkındalık, aslında kolektif-toplumsal dönüşümün temelidir.

Unutmamalıyız ki, her insan bir diğerinin aynasıdır. Gösterdiğimiz anlayış, kurduğumuz bağlar ve sunduğumuz destek, karşılıklı olarak büyür, çoğalır. Bu dünyada iz bırakmak istiyorsak, en büyük adım insan kalabilmektir.

Zira insan kendisi dışındaki varlıklarla, insanlarla, doğayla, evrenle, kendisi gibi olmayan insanlar ile irtibatta olduğunda bağ kurabildiğinde hepsinin ötesinde yaradan ile bağ kurabildiği oranda insandır.

Samimiyet, merhamet ve dürüstlükle örülmüş bir hayat hem bize hem de ardımızdan gelenlere ilham verecek kalıcı bir miras olacaktır.

Yazımı Şems-i Tebrizî'nin anlamlı sözüyle bitirmek isterim:

"… Güzel bir şeye başla, ama hep güzel olsun.

Çünkü her insan ölecek yaşta.

Geç kalmayasın…"