Japonya’daki ‘hikikomori’ olgusuna benzer şekilde, Türkiye’de de bu tablo giderek artıyor. Gençler, dış dünyayı kaygı, başarısızlık korkusu ve değersizlik duygularını tetikleyen bir alan olarak görüyor ve ev güvenli bir alan haline geliyor.
Toplumsal ve psikolojik faktörler
Aydın, bu durumun artışında üç önemli faktörün öne çıktığını söylüyor: pandemi dönemi evde kalmayı normalleştirdi, sosyal etkileşim becerileri zayıfladı ve ekonomik belirsizlik gençlerde çaresizlik hissini güçlendirdi. Toplumsal başarı baskısı ve mükemmeliyetçilik de gençlerin içe kapanmasına yol açıyor. Dijital dünya, sosyal medya ve oyunlar kısa süreli haz sağlayarak gençleri sanal ortama yönlendiriyor.
Evde kalmanın etkileri
Uzun süreli evde kalmanın ilerleyen yaşlarda sosyal ve mesleki uyumsuzluk riskini artırabileceğine dikkat çeken Aydın, beynin sosyal etkileşimle ilgili ağlarının pasifleştirdiğini ve özgüven, planlama becerisi ile duygusal dayanıklılık üzerinde kalıcı etkiler bırakabileceğini belirtiyor. Japonya’daki araştırmalar, bazı hikikomori vakalarının 30’lu yaşlarında bile sosyal hayata yeniden entegre olmakta zorlandığını ortaya koyuyor.
Çözüm yolları ve ailelerin rolü
Aydın, ailelerin baskıcı yaklaşımının sorunu çözmediğini, aksine utanç duygusunu artırdığını ifade ediyor. Doğru yaklaşım, gencin geri çekilme nedenini anlamak ve onu küçük sosyal adımlar atması için teşvik etmek. Psikolojik destek almak, güven, anlayış ve küçük başarı deneyimleriyle gençlerin yeniden sosyal hayata katılımını sağlamak mümkün. ‘Ev genci’ olmak bir son değil, yardım ve doğru destekle aşılabilecek geçici bir durum olarak değerlendiriliyor.