Diyarbakır İçkale'nin orta kesiminde yer alan bu kemer, ziyaretçilerini 800 yıl öncesine götürüyor. Yaklaşık 10 metre genişliğindeki kemer, Artuklu Sultanı Mahmut döneminde, Artuklu Sarayı ile eş zamanlı olarak inşa edilmiş ve Hazreti Süleyman Camii ile Müze girişine açılan önemli bir geçiş noktası olarak dikkat çekiyor. Kemerin üzerindeki büyük boyutlu kitabede bu tarih açıkça belirtiliyor.
Uzmanlar, kemerli girişin klasik bir savunma amacı taşımadığını, aksine dönemin yönetim gücünü simgeleyen ve vurgulayan bir nitelik taşıdığını ifade ediyor. Kemerin iki yanına işlenmiş kabartmalarda, birbirini tekrar eden mücadele sahneleri göze çarpıyor.
Beyaz kalker taşı üzerine işlenmiş olan kabartmalar, zamanla büyük ölçüde tahrip olsa da figürlerin hikâyesi hâlâ okunabiliyor.
Kemerin üst bölümünde yer alan aslan figürü, galip duruşuyla dikkat çekiyor. Aslan, ayaklarıyla alttaki figürü kavramış ve başını ağzıyla yakalamış şekilde tasvir edilmiş. Karşısındaki boğa figürü ise bu sahnede yenilgiyi simgeliyor.
Sanat tarihçileri, bu figürlerin Artuklu sanatında güç ve otoriteyi yansıtmak için sıkça kullanıldığını belirtiyor.
Diyarbakır'daki tarihî yapıların korunması ve tanıtılmasına yönelik çalışmaların önemine değinen uzmanlar, kemerin hem mimari hem de kültürel açıdan bölgenin tarihini yansıtan önemli bir eser olduğunu vurguluyor.
Kemer, ziyaretçilere sadece estetik bir görsellik sunmakla kalmıyor; aynı zamanda Artuklu döneminin siyasi ve sanatsal anlayışına dair de önemli ipuçları veriyor.