Susamla kaplı, çıtır dokusu ve kendine has aromasıyla bilinen bu ürün, hem kahvaltılarda hem de sokak atıştırmalığı olarak sıkça tercih ediliyor.
Un, maya, tuz ve su ile hazırlanan hamurun uzun süre yoğrulup dinlendirilmesiyle başlayan gevre yolculuğu, şekillendirildikten sonra pekmezli suya batırılıp susama bulanmasıyla devam ediyor. Taş fırınlarda odun ateşinde pişirilen gevrek, dışı çıtır içi yumuşak dokusuyla hem göze hem damağa hitap ediyor.
Geleneksel fırınlarda sabah kuyruğu
Özellikle sabah saatlerinde Diyarbakır sokaklarında gevre fırınlarının önünde oluşan kuyruklar, bu lezzetin ne denli sevildiğini ortaya koyuyor. Vatandaşlar sıcak gevreklerini alıp yanında tulum peyniri, zeytin ya da çayla kahvaltılarını yapmayı tercih ediyor.
Birçok kişi tarafından simitle karıştırılan gevrek, aslında yapım tekniği ve dokusu bakımından farklılık gösteriyor. Simide göre daha az tuzlu, daha çıtır ve içi daha yumuşak olan gevre, Diyarbakır’a özgü geleneksel yöntemlerle üretiliyor.
Kültürel bir değer olarak gevre
Sadece bir yiyecek olmanın ötesinde, Diyarbakır gevreği kentin kültürel mirasının bir parçası olarak görülüyor. Özellikle bayram sabahları ya da misafir sofralarında yer bulması, bu lezzetin toplumsal yaşamda ne kadar köklü bir yere sahip olduğunu gösteriyor.
Yöre halkı, bu geleneksel lezzetin tanıtılması ve korunması için tescillenmesini de istiyor. Diyarbakır gevreği, kentin gastronomik zenginliğini yansıtan önemli unsurlardan biri olmaya devam ediyor.