Röportaj

Diyarbakır'da geçen bir ömürden hayat dersleri

Dünya Yaşlılar Günü'nde hayat hikâyesini paylaşan Hüseyin Amca; Çocukluğunu, gençliğini, esnaflık yıllarını anlattı, gençlere tavsiyeler verdi.

Abone Ol

Her yıl 1 Ekim'de kutlanan Dünya Yaşlılar Günü, yaşlıların hayata kattığı değerleri ve biriktirdikleri tecrübeleri hatırlatıyor. Bu özel günde Diyarbakırlı Hacı Hüseyin Altan, mikrofonumuza hayat hikâyesini anlattı.

Hacı Hüseyin Altan, hayatını Diyarbakır’da geçirdiğini ve asıl mesleğinin pastanecilik olduğunu anlattı. Babasının Diyarbakır'a dondurma üretimini getiren öncülerden olduğunu belirten Altan, 1996 yılında babasının vefatının ardından pastaneciliği bıraktığını ve şu anda ikinci el dolap alım satımıyla uğraştığını söyledi.

İşte Hüseyin amcanın kısaca hayat hikayesi…

"1955 yılında Diyarbakır'da doğdum. 7 yaşında Süleyman Nazif İlkokulu'na kayıt oldum. 1966-1967 eğitim öğretim yılında ilkokuldan mezun oldum. Ondan sonra dondurma daha sonra da pastane işine döndük. Gençliğimizde Allah razı olsun komşularımız elimizden tuttu bizi camiye götürdü. Daha sonra ehl-i zikir arkadaşlarımla zikir halkalarına katıldım. Gençliğimiz bu şekilde Melik Ahmet'te geçti. 2000'li yıllarda da Cezaevi Üst Köşe'ye ondan sonra Bağlar Dörtyol'a daha sonra İstanbul'a taşındım. Bir müddet sonra geri döndüm...Gençlik yıllarında her sabah, sabah namazını Ulu Camii'nde kılardık. Sabah namazı sonrası Ulu Cami yanında bulunan sebzecilerin bulunduğu yerde çayhanede arkadaşlarımızla hep birlikte kahvaltı yapar sonra işyerlerimize giderdik. Çok şükür hayatım namaz ve niyazla geçti."

"Artık iyi ve kötünün kim olduğunu ayıramıyoruz"

Geçmiş yıllarda herkesin birbirini tanıdığını söyleyen Altan, "Gençlik yıllarım Sur'da geçti. O dönem Bağlar hep çamur olduğu için kimse buralara gelemiyordu. Sur'da da herkes birbirini tanıyordu. Herkes hırsızı da tanıyordu, imamı da tanıyordu. Şimdi tabii ki çok farklı... Şehir büyüdü, insanlar dağıldı. Artık iyi ve kötünün kim olduğunu ayıramıyoruz. İllaki iyiler var, Allah onların sayısını arttırsın." dedi.

"Bir evde bir yemek yapıldığı zaman bir tabak da komşuya verilirdi"

Eski komşuluklardan söz eden Altan, "Eski komşuluk ise eskiden herkes birbirini tanıdığı için bir evde bir yemek yapıldığı zaman bir tabak da komşuya verilirdi. Ya da bir yemeğin kokusu yayılmışsa o yemek komşulara da ikram edilirdi. Fakat şimdi artık öyle olmuş ki bir binada bile kimse kimseyi tanımıyor. Aile bağları kopmuş. Eskiden akrabalık bağları vardı şimdi o da kalmamış. Bayramlarda bile akrabalar birbirini ziyaret etmiyor. Ancak kişinin oğlu, kızı gelip kapıyı çalıyor." diye belirtti.

"Gençler dürüst olur, Allah'ı ve Resul'ünü bilirlerse hiçbir zaman kaybetmezler"

Altan, son olarak zamane gençliğin halini anlatıp onlara tavsiyelerde bulundu:

"Şimdi gençlerin akılları hep havadadır. Eğer gençler yalan konuşmaz, Allah'ı ve Resul'ünü bilirse o iyi yoldadır. Hiçbir zaman da kaybetmez. Şimdi gençler para kazanma uğruna esrar, eroin gibi kötülüklerin peşinden gidiyorlar. Allah onları da ıslah etsin. Allah ve Resul'ün yolunda olan bir kişi, hiçbir zaman kimseye zarar da vermez her zaman da başı dik olur. Dürüst insanın başı diktir. Yalan ve dolanla hayat sürdürenler hem bu dünyada hem de ahirette yeri yoktur."