Geçtiğimiz Cuma günü Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı tüm camilerde “Kul Hakkı” ile ilgili bir hutbe vazedildi.
Hutbede yediden yetmişe herkesin kendi hukuk sınırlarına dikkat ederek başkasının hakkına girmemeye özen göstermesi gerektiği vurgulandı.
Kamu mallarına zarar verilmemesi gerektiği, herkesin bulunduğu konuma göre bazı haklara sahip olduğu ve hiç kimsenin hakkının çiğnenmemesi gerektiği anlatıldı.
Ve bu söylenenler ayet ve hadislerle desteklendi.
Gerçekten güzel bir hutbe idi.
Komşunun komşu üzerindeki haklarından, anne-baba haklarına kadar, arkadaşlık haklarından çevre haklarına kadar birçok hakka değinilip herkesin riayet etmekle mükellef olduğu anlatıldı.
Buraya kadar her şey normal.
Ama ne zaman ki miras hukuku ile ilgili haklara değinildi, Allah düşmanları kin kusmaya başladı!
Hutbede Müslümanların uyması gerektiği miras hukukunun, Allah’ın ayetleriyle ve Resulullah’ın (sav) hadisleriyle ilk günkü gibi tazeliğini koruduğuna işaret edildi. O da şudur:
Mirasta erkeğe 2 pay, kadına 1 pay düşer. Ve bu gerçek asla değişmedi, değişmez de. Allah’ın emri budur. Nitekim bir ayette:
“Çocuklarınızın mirastan payları konusunda Allah size şu emirleri veriyor: Erkek çocuğun payı, kız çocuğun payının iki katıdır. (Nisa – 11)
Bunun lamı cimi yok. Allah’a ve ahiret gününe iman eden herkes Allah’ın emrine uymakla yükümlüdür. Başka bir ayette Allah (cc) şöyle buyuruyor:
“Allah ve Resulü herhangi bir meselede hüküm bildirdikten sonra, hiçbir erkek veya kadın müminin, o konuda başka bir tercihte bulunma hakları yoktur. Kim Allah'a ve Resulüne isyan ederse, besbelli bir sapıklığa düşmüş olur.” (Ahzab - 36)
Her şey açık ve net.
…
Gelelim hutbeye.
Mirasta tüm çocukların haklarının olduğu söylendi.
Erkeklerin ayrı bir oranda, kızların da ayrı bir oranda haklarının olduğu dile getirildi.
Bazı yerlerde kız çocuklarına mirastan pay verilmediği ve bunun bir kul hakkı olduğu anlatıldı.
Yine kız çocuklarının da İslam hukukunu hiçe sayarak kendilerine verilen paya razı olmadıkları için kardeşlerinin kul hakkına girdikleri vurgulandı.
…
Aslında tüm bunların birer kul hakkı olduğu, bunların ayet ve hadislerle sabit olduğu, yoruma da kapalı olduğu biliniyor.
Buraya kadar da her şey normal gibi görünse de…
Cumadan çıktık, şöyle medyaya bi göz attık, aman Allah’ım, Allah düşmanları bizden önce hutbeyi okumuş ve laik atak geçiriyorlar!
Neymiş, vay efendim Diyanet nasıl olur da ‘Kız çocukları kendilerine Allah tarafından takdir edilene razı olmazlarsa kul hakkına girerler’ diyebilirmiş!..
Diyanet kendi uydurmuyor ki bu hakları…
Kur’an—Kerim’de 1400 yıldır var olan hakikatleri ve emirleri söyledi Diyanet.
Peygamber (sav)’in bizlere emrettiği hakları söylüyor Diyanet.
Ne yani, Diyanet Allah ve Resulü’nün (sav) emrine aykırı bir şey mi demeliydi?..
Ya da Allah’ın ve Resulü’nün (sav) emirlerini görmezden gelip laikosların hevasına göre mi hutbe hazırlamalıydı?..
Hutbeden kısa bir süre sonra DEM Parti Kadın Meclisi resmi Twitter hesabından apar topar, jet hızıyla bir açıklama yaptı.
Cuma hutbeleriyle kadınları hedef alan Diyaneti uyarıyoruz tehdidiyle başladı.
“Kız çocuklarının Allah’ın takdir ettiği hakka razı olmaması kul hakkıdır” şeklindeki hutbeyle diyanet bir kez daha haddini aşmış ve kadınlara karşı suç işlemiştir, şeklinde hezeyanlarda bulundu.
Ve erkek egemen zihniyeti mahkum edeceğiz dedi.
Diyanet Allah’ın kız çocuklarına takdir ettiği hakkı söylemekle haddi mi aşmış oldu?..
Allah’ın ve Resulü’nün emirleri de erkek egemen zihniyet mi DEM’e göre?..
Ve DEM Parti bu zihniyeti mahkum edecekmiş...
Estağfirullah diyeyim öncelikle bu küfür sözlerini yazmak zorunda kaldığım için…
Düşünebiliyor muşunuz? Hem Allah’ın takdir ettiği haklar diyor hem de mahkum edeceğiz diyor…
Yani Diyanetin Allah ve Resulü’nün çizgisine aykırı yanlış bir şey söylediğini söylemiyorlar. Evet Allah’ın kız çocuklarına takdir ettiği haktır diyorlar ama biz bu zihniyeti yıkacağız diyorlar...
PKK zihniyeti belki de tarihinin hiçbir döneminde bugünkü kadar açıktan küfrünü izhar etmemiştir.
Resmi kanaldan Allah’a, Peygamberine (sav), İslam’a, Kur’an’a düşman olduklarını ve bunu yıkmak için mücadele edeceklerini açıklıyorlar.
Müslüman Kürtlerin ve Türklerin DEM’in gerçek yüzünü anlamaları için, DEM daha ne yapması lazım, daha ne söylemesi kazım?
“Ey halkımız! Biz İslam diniyle açık açık savaşıyoruz ve ne Kürdistan ne Kürtlerin hakları ne de kadın hakları gibi hiçbir derdimiz yok aslında, tek mücadelemiz İslam’ı bu topraklardan söküp atmaktır” demelerini mi bekliyorsunuz?
Bunu hiçbir zaman demeyecekler...
Çünkü şeytan hiçbir zaman “Ey Ademoğlu, bak ben şeytanım, ben seni cehenneme götüreceğim” dememiştir, demez de.
“Ben sizin dostunuzum, ben sizin iyiliğinizi istiyorum” diyerek insanoğlunu hep aldatmıştır, aldatmaya devam etmektedir.
Ey Müslüman Türk ve Kürt kardeşim!
Gözlerin korkudan dışarı fırlayacağı gün gelmeden önce aç gözünü!
Dostunu da düşmanını da iyi tanı!
Allah’la, Resulü’yle (sav), diniyle, kitabıyla, hükümleriyle savaşan senin dostun değildir, olamaz da!
Senin apaçık düşmanındır onlar!
Kendi muhasebeni Münker-Nekir yapmadan önce sen yap!
Tabi olduğun kişi veya partinin ahirette seni nereye sürükleyeceğini düşün, öyle tarafını seç!
Hiçbir mazeret, hiçbir gerekçe bu küfür sözlerini haykıran bir partide kalmanı masumlaştırmaz!
Lanet olsun Allah’a ve Resulü’ne savaş açanlara!
Yazıklar olsun gönlü İslam’la, kılıcı küfürle beraber olanlara!
Bir dahaki yazımızda görüşmek üzere…