BÜYÜDÜKÇE FAKİRLEŞİYORUZ!

Abone Ol

TÜİK'in verilerine göre enflasyon oranları yüzde yetmişlerde! Ve yine aynı verilere göre büyüme oranları 4 seviyelerinde.

Türkiye büyüyor enflasyon düşürülmüyor. Büyüyoruz ama büyüdükçe fakirleşiyoruz. Büyüyoruz zenginin zenginliğine zenginlik, fakirin de fakirliğine fakirlik katarak büyüyoruz. Büyüyoruz elitlerin, az sayıda birkaç zenginin refahını yükselterek büyüyoruz. Çoğunlukta olan alt sınıfın, asgari ücretlinin, emeklinin fakirliğini ve çilesini artırarak büyüyoruz!

Vay be ne müthiş büyüyormuşuz da haberimiz yokmuş!

Asgari ücretlinin geçim sıkıntısı çekmesi cabası! Manevi ve ahlaki çöküntü diz boyu! Duyarsızlık, ahlaksızlık, bencillik almış başını gidiyor.

Aile kurumu dağılıyor, parçalanıyor. Geniş aileden çekirdek aileye, çekirdek aileden çekirdeksiz aileye yani tek ebeveynli ailelere kadar düştük, geriledik, ama buna rağmen yine büyüyoruz!

Eğitim müfredatımız batının kokuşmuş felsefe ve safsatalarıyla dolu. Değerlerimizden uzak, ahlak ve terbiyeden yoksun, kültürüne yabancı, inancından koparılmış bir nesil yetiştirerek büyüyoruz. Yığınlarla mezun olmuş üniversiteli gençler, işsiz güçsüz, umuda geleceğe karamsar bakarak büyüyoruz. İlim, bilim, teknoloji ve akademide hiçbir ilerleme kat etmeden büyüyoruz!

Uyuşturucu ve madde bağımlığı almış başını gidiyor. Uyuşturucu kullanımı maalesef çocuk yaşlara kadar indi. Bu ekonomik krizde, uyuşturucu baronları, adeta ülkeyi bir uyuşturucu ticaretine dönüştürerek büyüyoruz.

Kısa yoldan ve çalışmadan zengin olma vaadiyle birçok insan uyuşturucu ticaretinin içinde kendini buluyor. Ekonomik krizin olması, işsizlik oranının artması, işçiye verilen ücretlerin yeterli olmaması gibi nedenlerle uyuşturucu illetine buluşarak daha iyi para kazanma yollarına tevessül edilerek büyüyoruz!

Dizi, sinema ve internet yayıncılığının ahlaksızlığı dayatmasıyla büyüyoruz. Maddeye taparcasına gece gündüz koşuşturmaktan ahireti düşünecek zaman bırakılmadan büyüyoruz.

Hedef ve çıta dünya ve dünyevileşme üzerine kuruldu. Daha çok zengin olmak, mevki makam, şan ve şöhrette en üst zirvelere gelmek, en büyük hedef olarak zihinlere kazındı. Hayal satıldı insanlara! Satılan hayalleri elde edemeyen milyonlarca çalışanın, gencin, ailenin umutları kırıldı. Ve biz halen bize satılan hayallerden umut besleyerek büyümeye devam ediyoruz!

 Zengin yaşam, lüks villalar, lüks otomobiller. Bunu elde etmek için gecesini gündüzünü birbirine katan kitlerle ve yığınlar. Bu hedeflere ulaşabilmek için, rüşvet, hırsızlık, yolsuzluk, ihaleye fesat karıştırma, uyuşturucu ticareti, dolandırıcılık, adam kayırma, kumar ve daha akla hayale gelmeyecek sefihliklere başvurarak, büyüyoruz!

Vergide adaletsizliği dayatarak büyüyoruz! Fakirden, yetimden, öksüzden, dilencinin içtiği sudan, yediği yemek parasında vergi alarak büyüyoruz!

Alt ve orta sınıftan vergileri alıp, zenginleri, dev şirket ve holdingleri vergiden muaf tutarak büyüyoruz! Zenginlerin vergi cennetinden, vergi affından, vergi muafiyetinden istediği gibi yararlanacağı şekilde büyüyoruz! Akla hayale sığmayacak milyonlarca lira vergi affından ve muafiyetinden zengini yararlandırarak büyüyoruz! Sıra fakire, asgari ücretliye gelince işin rengi değişir. Fakirin vergisinde yapılandırma yoluna gidilerek büyüyoruz. Vergide adaleti sağlamadan büyüyoruz.

Büyüdükçe niçin fakirleşiyoruz… Enflasyon canavarı niçin durdurulamıyor? Bu sorular eminim hepimizin, herkesin kafasını karıştıran sorular arasında birinci gündem maddeleri arasında yer alıyor.

Ama şunu unutmayalım kavramları yerli yerinde kullanırsak sanırım bu soruların cevapları da kendiliğinden ortaya çıkmış olacak.

Biz büyüyoruz büyümesine de ama biz hiçbir zaman kalkınmıyoruz. Büyüme ayrı şey kalkınma ayrı şey. Büyüme ile kalkınma arasında ince bir çizgi vardır.

Türkiye büyüyor ama kalkınmıyor maalesef.

Her kalkınma büyüme anlamına gelirken, her büyüme kalkınma anlamına gelmemektedir. Ekonomik büyüme toplumun refahını artırmaz. Büyüme zenginin zenginliğine katkı sunarken, kalkınma ise aç ve fakirlerin sayısının azalması, adaletin sağlanması orta sınıfın artmasına olanak sağlar.

Büyüme sadece ekonomik rakamları kapsarken, kalkınma ise refahın tabana yayılması, ekonomi, sağlık, eğitim, aile, kültür, inanç, gelenek, görenek, manevi değerlerin korunması, orta sınıfın artması, sıfır enflasyonun hayata geçirilmesi, konut sorunun olmaması, ahlaksızlığın önünün alınması, insani geçim standartlarının iyileştirilmesi gibi birçok konuları kapsamaktadır.

Türkiye büyüyor ama kalkınmıyor. Gelir dağılımındaki adaletsizliklerin olması kalkınmanın olmamasından kaynaklanmaktadır.

Gelir dağılımındaki adaletsizliğin çözülmesi ve adaletin sağlanması, toplumun değerleriyle buluşturulması, aile kurumunun korunması, din, akıl, can, mal ve nesil güvenliğinin sağlanması, huzurun tesisi, asrı saadet devrinin yeniden yaşanması, Hz. Ömer'in adaletinin hayata geçirilmesi için, sosyolojik, toplumsal, iktisadi ve siyasi tüm kurumlara yönelik kalkınma hamlelerinin hayata geçirilmesi gerekmektedir.