BİSMİLLAH!

Abone Ol

Başlarken herkese Selamlar, Merhabalar…

Ara ara Amed Haber’de misafir kalem olarak yazmam teklifi geldiğinde mahrem kabuller ile hiç düşünmeden ‘’Evet’’ deyivermişim. Teşrif ile ‘Tekellüf’ edilmek, Teklif ile ‘İcbar’ olunmak duygularını da bu vesileyle yaşamış oldum. Yok, yok! Gidişattan nedamet duyduğum anlaşılmasın lütfen! Her ne kadar aslen Diyarbakırlı olmasam da az ekmeğini yemedik. Şehrin sokaklarına, surların burçlarına, Hevsel’in bahçelerine, Nebi Camii’nin minaresine, Ulu Camii’nin kubbesine, Dört Ayaklı Minarenin 4 Ayağına, Bağlar’a, Suriçi’ne, Huzur Evleri’ne, Gaziler Son Durak’a, Dicle Kent’e, Yeni Yol’a… 75’liğe kadar tüm Amed’e vefa borcumuz vardı. Aramızda kalsın 75’lik benden sonra imarlaştığı için oralara borcum da yok, vefam da… 😊

Belki orasından gayri tüm şehre yayılmış hatıralarım olduğundan her geldiğimde hiç mi hiç ısınamadım, 75’ine de 50’sine de… Evet, modern ve bol renkli bir bölge ama Amed’in yüreğinizden öpen o tebessüm çehresi geçmemiş 75’i. Oralarda mekanlara girdiğinizde İstanbul Türkçesi ve Alafranga bir konukseverlik cebinizden öteye geçmiyor. Diyarbakır’ın dillere destan jargon tanımlamaları yerini rakamlara bırakmış. Ve ben rakamları oldum olası sevemedim.

Ben, bir kuçede ‘Meheme, Abeme değer ver, oğlim görmisen abe servis bekli’ ile karşılanmayı tercih ederim. Alafranga değil AlaKürdi olsun isterim. Zira gördüm ve bildim ki tarih boyunca Amed, saygınlığını samimiyetten, doğallıktan, mertlikten aldı. Bunlar sanki sahabe mirası gibi bulutlandı Amed’de.

Bu konu belki başka bir yazıya ilham olabilir ama biz konudan taşmadan yazımızın ana temasına dönecek olursak; Amed Haber’de misafir kalem, ikram edilince kabul ettik. Bu yazıyı yazarken iyi ki de etmişim diye düşündüm. Klavye kısa yollarını, yazı font ve puntolarını nerdeyse unuttuğumu gördüm. Tabi, hala bu terimler değişmemiş ise meslek terminolojisinde.

Biz belki kalemimizle misafir olacağız ama sizler ev sahibi olarak Amed Haber’i hak ettiği yere getirmelisiniz. Günde birkaç tık, birkaç yorum da sizin ev sahibi ikramınız olsun.

Bu yazımız siftah yazısı mesabesinde kalsın. ‘’İnşallah sonraki yazılarımızda duygularınıza tercüman olacağız diyemiyorum’’ çünkü Amed insanının duygu zenginliğine bu fakir nasıl yetsin!

Elbet kafamda kurguladığım bir yazı rotası var ama okuyucu kitlemizin menüsüne de açığız diyelim ve sona gelelim.

Sahibi, emanetini almaz ise sonraki yazımızda buluşmak ümidiyle…