AİLESİZ TOPLUM KİMLİKSİZ TOPLUMDUR -4-

Abone Ol

Anne-baba, kardeş kavramlarının anlamını yitirdiği bir toplum felaketin eşiğine gelmiş bir toplumdur. Bizler bu felaketin eşiğinde bocalarken; eş-dost, akraba ilişkileri hemen hemen hiç kalmadı.

Öte yandan eğitim sistemimiz insan yetiştirmiyor. Eğitim kurumlarımız, saz-caz kulüplerine dönüştü. Çocuk yaşlarda daha yeni filizlenmiş dimağlara değerlerimizle uyuşmayan batıcı zihniyetin kodları aşılanıyor. Üniversiteyi gençler, anneden, babadan ve aile ortamından kurtulup zevk ve keyif ortamları olarak görüyor. Gençler eğitim-öğretim yerine moda, müzik, haz ve hız peşinde koşuyor.

Düşünce dünyamızı bulanıklaştırdılar. Bu bulanıklık depresyon geçirmiş bir toplum haline getirildik. İnsanlar mutluluğu maddeden, ilaçlardan, uyuşturucudan aramaya başladı.

Modernizmin ağır faturasını ödüyoruz. Oryantalizmin bakış açısına göre yeniden oluşturulmuş, aşağılık kompleksi içinde bocalanan doğunun batıya ulaşmak için modernizm fantezisi bizlere çok ağıra mal oldu.

Toplumsal adalet duygusu zedelendi. Orta sınıf dediğimiz kesim neredeyse kalmadı. Toplumun küçük bir azınlığı zenginliğine zenginlik katarken, büyük bir çoğunluğu fakirlik, fukaralık içinde hayat mücadelesi veriyor.

Bunun neticesinde çok farklı bir toplum modeli inşa edildi. Paylaşmayan, aidiyet hissetmeyen, kültüründen, inancından, değerlerinden ve kimliğinden uzak bir toplum oluverdik.

Ne oldu da biz bu hallere geldik.

Egoist, inançsız, ibadetsiz, ölçüsüz, iffetsiz, ahlaksız, gayri meşru yollara sapmış değerlerinden kopuk bir toplum modeline geçmiş durumdayız.

Bireyselcilik, hazcılık, tüketim çılgınlığı, mutluluğu sadece maddi unsurlarda aramak, kolay yolda zengin olma hayalleri, şan, şöhret, mevki, makam topluma en ideal amaç olarak empoze edildi.

İş hayatında sürekli en üst zirveye yükselmek, mal biriktirmek, şirketler üzerinden farklı dallarda ve kulvarlarda sektörün tüm birimlerine hakim olmak.

Eğlence, konfor, lüks hayat, israf havuzunda yüzmek, hızlı yaşam toplumun düşünce dünyasını maddi unsurların içine boğdu.

Toplumda insanlarımız artık dünya için çok hırslı ve hırslı olduğu yerlere de ulaşamıyor. Çünkü yüksek tutulan çıta ve ulaşılmak istenen zenginliğe ulaşmak neredeyse imkansız olduğu bilindiği halde hırsından vaz geçmiyor.

Söz konusu hayali zenginliğe ulaşmak, toplumsal düşünce dünyamızı maddi unsurların içine boğdu.

Maddi unsurlar hakim ideoloji haline geldi.

Bunun için hedefine ulaşmada helal haram çizgisine dikkat etmek diye bir şey kalmadı. Hedefe giden her yol meşrudur, sakat zihniyet topluma empoze edildi.

Maddi unsurlar ile manevi unsurlar makusen mütenasip değildir. Belki de birbirini tamamlayan bütünün birer parçasıdır.

Toplumları yok eden maddi unsurlar değil, manevi unsurlar olduğunu iyi bilen Batı sömürgeciliği işe ilk önce ahlaktan başladılar. Ahlaksız bir toplum inşa etmenin adını modernizm olarak pazarladılar. Bu pazarın alıcıları hem aldandı hem aldatıldı hem de aldattılar. Modern olabilmek için Avrupa’nın kültürel değerlerinde, ithal yasalarında, aile yasalarında ve giyim-kuşamını taklit etmekte arandı. Onların eğlence ve yaşam şeklinde ilerlemeyi aradılar. İnanca, değerlere ve kültüre düşmanlık beslenerek muasır medeniyetlere ulaşılabileceği aldatmasına maruz kaldılar. Bunun neticesinde haz ve hız peşinde koşan bir toplum meydana getirildi.

Seküler zihniyete sahip CHP, DEM parti, PKK, Türk solu Avrupai ideolojilere göre toplumu dönüştürmeye çalıştılar. Son yirmi yılda AKP’nin de getirmiş olduğu yasal düzenlemeler bu dönüşümün hızını artırdı.

İstanbul sözleşmesi, 6284 sayılı kanun; LGBT faaliyetlerinin yasal olarak önünün açılması başta olmak üzere toplumu dönüştüren onlarca kanun, uluslararası sözleşmeler aile kurumunu bitirme noktasına getirdi.

CHP, AKP ve DEM parti toplumun ahlaki değerlerini yok etmede adeta yarıştılar. Türk ve Kürt toplumunu ayakta tutan aile kurumunu yok edecek her türlü tahribatı yaptılar ve yapmaya devam ediyorlar.

Toplumun geldiği nokta aile kurumunun bitmesi ile sonuçlandı. Her ne kadar hükümet yapmış olduğu tahribatları tamir etmeye çalışıyorsa da çabalar yetmiyor. Bu yıl Aile yılı ilan edildi… okul müfredatlarına aileyi anlatan derslere ağırlık verilecek, falan da filanda… ancak bunların hepsi nafile…

Çünkü enkaz çok büyük.

Bu enkazı tamir etmenin yolu şüphesiz en başta yapılması gereken adım, LGBT faaliyetlerinin yasaklanması, bu tür faaliyetlerin terör faaliyeti olarak yasalarda yerini bulması gerekiyor. 6284 sayılı kanunun lağvedilmesi gerekiyor.

Uzun lafın kısası… aile kurumunu yok etmek için getirilen tüm yasal mevzuatların yerine değerlerimizle uyuşan yasaların getirilmesi ile bu enkaz ancak tamir edilebilir.