Çoğunlukla yağlı balıklarda veya bitki bazlı kaynaklarda bulunan bu temel yağ asitlerinin her ikisi de beynin düzgün çalışmasını sağlamanın yanı sıra vücudun büyüme ve gelişmesine yardımcı olmada önemli bir rol oynar.

Vücut bu yağ asitlerinden herhangi birini üretemez, bu da gıda kaynakları veya balık yağı takviyeleri yoluyla elde edilmeleri gerektiği anlamına gelir.

Geçmişte yapılan araştırmalar, omega-3'ün bunama ve kalp hastalığı gibi durumların riskini azalttığını ve göz sağlığını iyileştirdiğini göstermiştir. Yapılan başka çalışmalar da omega-6'nın kişinin tip 2 diyabet riskini azaltmaya yardımcı olabileceğini ve vücuttaki iltihaplanmayı azaltabileceğini göstermektedir.

Günümüzde araştırmacılar, omega-3 ve omega-6 yağ asitlerinin çeşitli kanser türlerine karşı da koruma sağlayabileceğini söylüyor.

Kısa bir süre önce Uluslararası Kanser Dergisi’nde yayımlanan bir araştırmaya göre, kanlarında yüksek düzeyde omega-3 bulunanların akciğer kanserinin yanı sıra kolon ve mide kanserleri de dahil olmak üzere sindirim sistemi kanserlerine yakalanma oranları daha düşük olduğu belirtildi.

Ayrıca, daha yüksek omega-6 seviyesine sahip olanların beyin, tiroit, böbrek, mesane, akciğer, pankreas ve kolon kanserleri de dahil olmak üzere 19 kanserden 14'üne yakalanma riski düşük olduğu ifade edildi.

"Kuş gribi" belirtileri, soğuk algınlığına benzer "Kuş gribi" belirtileri, soğuk algınlığına benzer

Omega-3, omega-6 yağ asitleri veya her ikisi açısından zengin gıdalar arasında bitkilerden, keten tohumu, chia tohumu, ceviz, soya fasulyesi, kenevir tohumu, deniz yosunu, buğday tohumu, ayçiçeği çekirdeği, ıspanak, yeşil yapraklı sebzeler ve semiz otu bulunurken, hayvansal gıdalar arasında da, somon, uskumru, hamsi, sardalye, ringa balığı, ton balığı, alabalık, morina ve diğer balık çeşitleri bulunur.